Evrim Günay: “Edirne’nin her mahallesi bir kültür, her mahallesi bir değer”


Evrim Günay: “Edirne’nin her mahallesi bir kültür, her mahallesi bir değer”
- Sizi Tanıyabilir Miyiz?
Evrim Günay: Günay Emeklilik danışmanlık hizmetlerinde uzman danışmanlık yapmaktayım. Sigorta Müşavir yardımcısı olarak görev yapıyorum. İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik mezunuyum. İlk olarak mezun olduğum üniversitenin satın alma bölümünde başladım. Aslında Aydın Üniversitesinde İngilizce bölümünü kazanmıştım fakat ben 1 yılın ilk dönemine Trakya Üniversitesinde başladım. İkinci dönemde İstanbul Aydın Üniversitesine %75 burs ile yatay geçiş yaptım. Lojistik bölümünden mezun oldum kendi işimi sürdürmek istemediğimden dolayı Aydın Üniversitesinde satın alma müdürlüğüne çalışma hayatıma başladım. Daha sonra Nevzat Sarımaden Bey ile tanıştım. Merkez ofisimiz İstanbul Şişli’de. Bir süre orada çalışarak kendimi geliştirdim. Birçok farklı şehirde Emeklik Danışmanlık Hizmeti veren şubelerimiz bulunmakta. Vatandaşlarımızın kazanması gereken bir takım haklarını edinmeleri için bir takım danışmanlık hizmeti veriyorum.
Devlet normal şartlarda vatandaşa yasal olarak emekli olma hakkı tanıyor. Bunlardan bir tanesi malulen emeklilik. Bir diğeri engelli emeklilik. Engelli emeklilik derken kişinin fiziksel olarak engelinden bahsetmiyorum. Kişinin belli başlı bir takım kronik rahatsızlığı var ise ve bu kişi bir takım işlerini görememekte ise normal şartlarda erken emekli olma hakkı kazanıyor. Bir diğer emeklilik hakkı ise hepimizin bildiği kişinin yaşı ve şartları uygun olduğunda gerçekleşen emeklilik hakkı.
- Yabancı Vatandaşlarımıza Verdiğiniz Hizmetler Var Mıdır?
Evrim Günay: Kişi belli başlı statüleri taşıyor ise elbette. Ama tabi ki belli şartları bulunmakta. Yurtdışı borçlanması diye bir şart var. Her ülkenin borçlanma sistemi farklı. Bizler mevzuatları araştırıp o sisteme göre uyarlayabiliyoruz.
- Edirne’yi Şehircilik, Ticaret, Turizm ve Kültür Açısından Değerlendirir Misiniz?
Evrim Günay: Edirne Turizm ve Kültür açısından gerçekten değerli bir şehir. Yurt dışından gelecek olan misafirlerimizin gayet gezebileceği ve eğlenebileceği bir şehir. Müzelerimiz, Camilerimiz ve kapalı çarşılarımız gayet güzel. En başta Edirne’de yaşayanların Edirne’yi yeterince tanıyıp sahiplenmediğini düşünüyorum.
Üç Şerifeli Cami’nin arka tarafında kalan Karanfiloğlu semtinde de durum aynı. Şehrimizin görsel açıdan kötü durumda olduğu ortada. Estetik bir kaygı gidilmiyor şehir yapılanmasında. Sadece bina yapılıyor, sosyal aktivite yapacağınız alanlar oluşturulmuyor. Turizm konusunda öncelikle tanıtım şart. Bunun için de öncelikle kendi insanımıza Edirne’yi layığı ile tanıtmak zorundayız. Şu an röportaj yaptığımız mahallenin ismi Gülbahar Mahallesi… Şu an çıkıp mahallenin isminin neden gülbahar olduğunu sorsak bize kaç kişi cevap verebilir? Nereden geliyor Gülbahar adı? Fatih Sultan Mehmet’in annesinin adı Gülbahar Hatun. Zamanında Gülbahar hatun tarafından ihya edilen bu mahalle, Fatih’in annesinin ismini almış. Kıyığa çıkarken olan rampaya tophane bayırı diyoruz ama İstanbul’u fetheden, İstanbul’u alan topların büyük kısmının orada döküldüğü konusunda çok kişi fikir sahibi değil. Biraz daha ileriye gidelim, Menzilahır mahallesinin nereden geldiği hususunda, çok fazla bilgi yok ama tophanede üretilen topların deneme atışlarının burada yapıldığını, menzilin son noktası Menzilahır Mahallesi buranın eski zamanlarda bir eğitim yeri olduğunu kaç kişi biliyor. Demem o ki bu işin başı tanıtım. Ama önce siz tanıyacaksınız. Dünya’da pek az şehre nasip olacak tarihi ve kültürel güzelliklerle dolu bir şehirde yaşıyoruz. Burası Floransa’dan sonra kilometre kare başına en çok eser düşen şehir. Fatih Sultan Mehmet’in doğduğu ilde yaşıyoruz ama bunun idrakinde değiliz. Sarayiçi şu anhak ettiği yerde değil, Kırkpınar güreşlerimiz bir panayırdan daha sıkıntılı hale geldi. Fatih’in doğduğu sarayın hemen başındaki Yeni İmaret Mahallesini düşünelim. Yeni İmaret Mahallesi aslında hem Tunca nehrinin geçtiği bir yer hem de Edirne sarayının ve Edirne saray çalışanlarının bulunduğu bir yer. Oraya baktığımızda Osmanlı Saray Mezarlığı var ama maalesef ki neredeyse yok edilmiş. İçine bakıldığında Maksut Baba gibi, Aşçı Yahya Baba gibi Osmanlı alimlerinin bulunduğu bir saray mezarlığından bahsediyoruz. Hemen yanına baksak,16.yüzyılda yapılmış şifa hanemiz, Beyazıt Külliyemiz, bugünkü haliyle sağlık müzemiz var. Avrupa’da akıl hastaları içinde cin var, şeytan var diye türlü eziyetlere maruz kalırken, şifa hanemizde musiki ile su sesi ile psikolojik rahatsızlıkların tedavi edildiğini biliyoruz. Edirne bu yönü ile 1500’lü yıllardan itibaren bir sağlık merkezi aynı zamanda. Burada zamanın en büyük tıp adamları yetiştirilmiş. Ancak şu anki haline bakıyoruz, orada araç park edecek yer bile yok.
Dar gelirli mahallelerde oturan çocuklarımızı eğitim konusunda desteklemek, etüt merkezleri ile onları hayata hazırlamak, ellerinden tutmak gerekiyor. Çocuklarımızın geleceği eğitimden geçiyor. Onların eğitim seviyesini yükseltmek zorundayız. Bu mahallelerde merkezler oluşturmak noktasında projelerimiz projeler yapılması gerekiyor. Sadece bu konuda değil, ulaşım noktasında, otopark noktasında, turizm konusunda, tuvalet konusunda, pazar yeri konusunda, temiz çevre konusunda ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor.
Edirne Valiliğinin başlattığı “Üç Nehir Bir Şehir” projesinin ciddiyetle hayata geçirilmesi gerekiyor. Nehirlerimiz konusunda da çalışmalar yapmak zorundayız. Edirne işgaller öncesinde Londra, Paris, Napoli’den sonra dünyanın en büyük dördüncü şehri idi. İnsanlık ve uygarlık tarihine yön veren Edirne’miz bunu biraz da nehirlerine borçlu idi. Su medeniyet ve uygarlık demektir. O dönemde nasıl ki gondollar ile saltanat kayıkları ile bu nehirlerimizde gezinmiş isek, etrafında kasırlar, insanlar için mesire yerleri oluşmuş ise Edirne’de aynı ortamın mutlaka yaratılması gerekiyor.
Edirne’de öncelikli hedefin altyapı olması lazım. Eğer altyapı sorunları halledilirse, gerisi zaten gelecektir.
Edirne’nin her mahallesi bir kültür, her mahallesi bir değer.
Edirne’de sanayi esnafının sorunları var. Sanayi sitesinde kaynakçı ile LPG tamircisi yan yana dükkanlarda çalışıyor. Bu tehlikeli. İki eli ile çalışan ustamızın yanında galerici çalışıyor. Bu ekonomik anlamda kira konusunda küçük esnafı zora sokuyor. Farklı farklı yerlerde faaliyet göstermesi için çalışmalar yapılmalı. Yağmur yağıyorsa sanayi içinde gezmeniz mümkün değil. Buradaki altyapı sorununun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Bunun dışında hurdacıların da sıkıntıları var, onların da belirli bir yerde toplanması gerekiyor. Çevre yolunda çok kötü bir görüntü oluşturuyorlar. Edirne’ye yakışmıyor. Eski Sanayi Sitesinin çevre güvenliğinin sağlanması konusunda sıkıntılar var.
Balon binasını kaderine terk edilmiş durumda, turizme kazandırması gerekiyor. Küçükpazarda ki Asker hastanesinin canlandırılması, tarihi dokunun tekrar yaşatması gerekiyor. Burası şehit yakınları ve gazilerimiz için rehabilitasyon merkezi ve sosyal tesis olarak hizmeti verebilir. Çok alanda kullanıma müsait.
Edirne’nin otopark sorunu olmazsa olmazlarından, bunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. 40-50 araçlık projeler Edirne’yi kurtarmaz. Edirne’ye 3000-4000 araçlık projeler gerekiyor. Bunun için kızanlık bahçesi denen, orduevi karşısındaki alan kullanılabilir. Orası kamulaştırılarak, yer altında, tarihi dokuyu bozmayacak şekilde, otopark yapılabilir. Kervansaray’ın altındaki alana, Set boyundaki eski kerestecilerin bulunduğu yerde otopark yapılabilir. Her şekilde bu sorun çözülebilir.
Cumartesi pazarı yağmurlar dolayısıyla çöktü. Burayı komple yıkıp, altını kapalı otopark, üstünü de modern bir Pazar yeri yapılabilir. Karaağaç bölgesinde açık bir halk pazarına ihtiyaç var. Belki orada dünyanın en güzel fasulyesi, biberi, patlıcanı yetişiyor. Orada bir konserve fabrikasına yönlendirme, kooperatifleşme ile insanların ürettiklerini değerlendirmek konusunda projeler hazırlanabilir.
Edirne’ye turizm amacıyla gelen otobüsler, Edirne girişinde bir noktada toplanarak oradan insanların servis aracılığıyla Edirne’nin her noktasına ulaşacağı, bu arada çayını kahvesini içip, dinleneceği bir sistem yapılabilir. O noktadan esnafın, alış veriş merkezlerinin, açık pazarların, tarihi, kültürel, turistik alanlarımızın her noktasına servisler koyarak insanlar taşınabilir. Badem ezmesi, ciğer, mis meyve sabunu satan esnafımızın yanında tüm esnafımızın kazanç sağlayabileceği projeleri geliştirilebilir.
- Edirne bir turizm kenti. Size göre Edirne’nin turizm konusunda eksikleri nelerdir?
Evrim Günay: Edirne’de onarılmayı bekleyen koruma altındaki binalar, zamanın acı kuvvetine mağlup oluyor. Osmanlı İmparatorluğu’na 92 sene baş şehirlik yapan, her gün binlerce turistin ziyaret ettiği Edirne’de, birçok tarihi eser bulunuyor. Osmanlı’dan izler taşıyan şehirde, sivil mimarlık örneği 535 yapı bulunurken, ibadethane, idari binalar, askeriyeler, mezarlıklar, abideler ve kalıntılar olmak üzere toplam bin 355 adet tarihi eser mevcut… Tarihi eser zenginliği bakımından dünyada Floransa’dan sonra 2. sırada yer alan Edirne’mizin, başta Kaleiçi ve Karanfiloğlu semtleri, Eski İstanbul Caddesi olmak üzere birçok mahallesinde bulunan özel mülkiyete ait binalar, koruma altına alındıktan sonra, kendi haline terk edilirken, bazıları da henüz onarımına başlanmadan ağır ağır çöküyor. Bugün Edirne turizmini başta Bulgarlar, sonra Yunanlar ihya ediyor. Yabancı turistin Edirne ekonomisine çok büyük katkısı var. Şunu söylemeye çalışıyorum turizm dendiğinde alışveriş ve inanç turizmi akla gelmemeli. Örneğin, Kaleiçi’ndeki evlerin durumunu düşünelim. Turizme kazandırılırsa Edirne için muhteşem olur. Avrupa’da hemen hemen her şehrin bir oldtownu yani eski şehri var. Turistler özellikle onu görmeye gelirler.
Kaleiçi Edirne’mizin ‘oldtown’u. Birkaç proje ile bu ruh kazandırılabilir. Bunun için ilk etapta 20 ev belirlenerek, röleve ve restorasyon projeleri hazırlanabilir. Bunun için Belediye bünyesinde Proje Ofisi oluşturulabilir. Kültür Bakanlığı, Trakya kalkınma ajansı, AB Projeleri tarihi evlerin restorasyonuna finansman sağlamanın dışında girişimcilere, Edirne’mizin turizm elçisi olan çiğerci, mis meyve sabuncu, badem ezmecilere, Yap İşlet Devret Modeliyle vasıtasıyla bu 20 ev bitirilip, Turizme kazandırılabilir
Edirne sarayının üst noktasında Kapalı cezaevi olarak kullanılan yer, hemen padişahın sarayının bitişiğinde olan yer var. Sarayı ve padişahı koruyan ordunun kışlası burası imiş. Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun kışlası eskiden burada bulunurmuş. Eskiden kışla olarak kullanılan bu yer, maalesef dökülmek üzere. Buradaki cezaevi yeni yerine taşındıktan sonra bir şekilde turizme kazandırılmalı. Orada 30 dönümlük bir arazi var. İçine ne isterseniz yaparsınız. 1000 yataklı bir otel konumuna dönüştürülebilir. İstihdam konusunda katkı sağlayacağı gibi Edirne’mizin konaklama sorununa da çok ciddi bir çözüm olur. Bunun dışında, Kırkpınar dönemi dışında, yaz dönemi dışında kongre turizmi açısından da kullanılabilir. Yapılacak tüm kongrelerimiz yer olmadığı için ya Antalya’da ya da Afyon gibi illerde yapılıyor. Biz bunu burada, Edirne’de yapmak zorundayız ki insanlar Edirne’yi tanısın, buraya gelsin. Bir başka
Edirne’ye gelen turist sayısı üç milyonlarla ifade ediliyor. Bunları nicelik olarak değil, nitelik olarak değerlendirelim.
Edirne Kaleiçi bölgesinin de eskisi gibi ihtişamlı olmasını gerekiyor, o bölge hak ettiği değeri görmeli ve tarihi evlerin yenilenmesi ile daha fazla turist çekmeli. Edirne’de turizm dendiğinde akla gelen yerlerden birisi olmalı. Edirne’nin her yeri tarih, Edirne’nin her yeri müze… Kaleiçi’ndeki evlerimizin yıkılmasına izin verilmemeli, onların ayağa kaldırması için uğraşılmalı.
Edirne’nin tanıtım alanında da çok eksikliği var. Ülke çapından ziyade yurt dışı çağrışımlar yapılması gerekiyor. Müslüman bir halk olduğumuz için ülke genelinde Selimiye Cami sadece ramazan ayında ziyaret ediliyor. Farklı alanla, Edirne ile bütünleştirilerek tanıtılmış olsa talep daha da artabilir. Edirne’de kültür alanda etkinlikler sadece Hıdrellez zamanı romanlar tarafından yapılıyor. İnsanları daha fazla teşvik edecek organizasyonlar veya eğlenceler yapılsa ilginin artacağına eminim. Eskiden Edirne’de okul gezileri yapılırdı, öğrenciler yaşadıkları yerin tarihi yerleri görüp tanırlardı. Şimdi bu tür gezilere yer verildiğini görmüyorum.
Edirne her açıdan gelişime açık bir şehir. Öğrenciler bu şehri çok seviyor. Üniversite öğrencilerine hitaben farklı organizasyon yapılabilir. Çoğu burada okuyor ama birçok yeri bilmiyor. Farklı alanlarda farklı konuları ele alarak insanları teşvik amaçlı organize edilmeli. Mekân var ama mekânı değerlendirecek potansiyel yok. Edirne’ye yıllar önce Avrasya sirki gelmişti. Çokta ilgi görmüştü benim hiç aklımdan çıkmadı mesela, hala anımsarım. Yani bana göre buda bir kültür. Edirne’nin bir hayvanat bahçesi yok. Bizim kültür ve tarih açısından alanımız geniş ama yönlendiren yok.
Alt yapıyı hazırlamak amacı ile Valilik, Belediye Başkanlığı, Üniversite.. Yetmez ise Devlet Su İşleri oda mı yetmedi Köy İşleri.. Ne gerekiyor ise kurumlar bir araya gelerek, koordineli olarak yapılmalı.
- Edirne’yi Geliştirmek İçin Neler Yapılabilir?
Evrim Günay: Şehirleşmede daima geri bırakılan birkaç semtimiz var. Kaleiçi, Karanfiloğlu, Uzunkaldırım gibi. Hizmet nedir? Ya bir elektrik ya bir su. Kaleiçi’nin bahçeli evleri, eskiden Yahudilerin ya da bizim halkımızın sahip olduğu evlerdi ama zamanla potansiyel düştükçe ev sahipleri oradan ayrıldılar. Binevler’den ev alan bir kişi ne kadar güzel bir yerden ev aldım demeye başladı. Edirne’nin hava kirliliği sorunu var. Binevler semtinde oluşan doğalgaz atığı, Kaleiçi semtinde sobadan çıkan kömür atığını bastırmakta. Yani Kaleiçi semtinin dik sokakları ve planlamasına göre hava akışı gayet kendini temizleyebilmekte ama maalesef ki Binevler semtinde böyle bir olayın imkânı bulunmamakta. Bunun nedeni çarpık kentleşmedir. Az evvel söylemiş olduğum gibi öğrenci şehri olan Edirne aslında öğrencilerden bağımsız. Gelen öğrenciye sahip çıkılarak yani çeşitli aktivite, organizasyon alanı genişletilerek bizim temsilcimiz haline getirmemiz gerekiyor. Çünkü neredeyse ülkenin her yerinden çok fazla sayıda öğrenci geliyor. Esnafımız ve halkımız öğrencilere kiracı gözüyle baktığı için burada büyük eksiklik yaşamaktayız.