6284’ün Gölgesinde: Edirne Adliyesi’nin Önünde Bir Baba, Bir Kız Çocuğu ve Bir Çığlık
Adaletin terazisini tutan bir avukat; arkasında özlediği kızı ve adliye binası, önünde demir parmaklıklar… Gerçek bir adalet tablosu.
Avukata Adalet Yoksa, Vatandaşa Nasıl Olsun?
- Edirne Barosu avukatlarından Çağrı Muştu, eşinin iş yeri adliye binasının hemen arkasında olduğu için hakkında verilen 750 metrelik uzaklaştırma kararıyla hem çok sevdiği kızını göremiyor hem de mesleğini icra edemiyor. “Adaletin terazisini temsil eden biri olarak terazinin dışına itildim” diyor.
Edirne Barosu’na kayıtlı Avukat Çağrı Muştu, 6284 Sayılı Yasa kapsamında hakkında verilen “750 metreden fazla yaklaşmama” tedbir kararı nedeniyle hem mesleğini yapamıyor hem de çok sevdiği kızını göremiyor.
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, adliyeye yaklaştığında sinyal sisteminin devreye girdiğini ve kolluk kuvvetleri tarafından telefonla aranarak uzaklaşması yönünde uyarıldığını belirten Muştu, bu kararın hem özel hayatını hem mesleki varlığını yok saydığını vurguladı.
Eşinin iş yerinin Edirne Adliyesi’nin hemen arkasında olması, Muştu için bu uzaklaştırma kararını daha da acı bir hale getiriyor. Hem meslek aşkı hem de baba sevgisi arasında sıkışıp kalan Avukat Muştu, “Mağdur olup işini yapamayan kim?” diyerek adaletin çarpıklığını gözler önüne seriyor.
İtiraz dilekçesiyle kararın mesleğini engellemeyecek bir mesafeye indirilmesini talep eden Muştu, bu talebin de reddedildiğini belirtti. “Çok sevdiğim kızımı göremiyorum. Çok sevdiğim mesleğimle mağdurlara yardımcı olamıyorum. Adaletin terazisinin hassas uygulanması için mücadele ederken, terazinin dışına itildim” sözleriyle yaşadığı mağduriyeti dile getirdi.
Bu paylaşımın ardından Muştu’ya destek mesajları da gecikmedi. Cem Kürkçü’nün yorumu yürek burktu:
“Kulun adaleti şaşar ama Allah’ın adaleti er geç tecelli eder! O masum yavrunun, uğruna dünyayı yakabileceğini bildiğim evladının hatırına katlandıklarına hem dünya hem ahirette şahidim kardeşim…”
Demir parmaklıklar ardından tuttuğu adalet terazisiyle çekilen fotoğraf, Muştu’nun yaşadığı sembolik ve gerçek anlamdaki engelleri çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Bir yanda baba, bir yanda hukukçu, iki rol de elinden alınmış.
🔻
Buna ek olarak Avukat Muştu’nun vekili Av. Murathan Başaran’ın yaptığı açıklamalara göre, müvekkilin eşi E.M., sosyal medya üzerinden yanıltıcı bilgiler yayarak müvekkilinin hem meslek hayatını hem de kişisel saygınlığını hedef almıştır. Hakkında herhangi bir suç unsuru bulunmayan Muştu hakkında adli makamlarca “yurt dışına çıkış yasağı”, “imza yükümlülüğü”, “evine elektronik kelepçe ile gözetim” gibi ağır tedbirler uygulanmış, meslekî faaliyetlerini sürdüremez hâle getirilmiştir.
Dahası, 16 Temmuz 2025 günü, eşi E.M.’nin kardeşleri tarafından avukatlık ofisine fiilî saldırı gerçekleştirilmiş, Muştu yaralanmış, ofisi tahrip edilmiştir. Saldırı sonrası sosyal medyada “intikam notları” ve tehdit içerikli gönderiler yapılmış, müzikli paylaşımlar eşliğinde hedef gösterme girişiminde bulunulmuştur.
Şikâyet sonucu 3 kişi gözaltına alınmış olup, Muştu’nun sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Adaletin terazisini taşıyanlar dışarda bırakılıyorsa, o terazide ölçülen hak kimin hakkı olabilir?
About Author
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Bir baba hem evladından hem mesleğinden koparılmış. Elinde adaletin terazisini taşıyan biri, adaletin kapısından içeri giremiyor. Bu karar, sadece bir hukukçuyu değil, hukukun kendisini yaralamıştır.