Kaçak Dumanın Kördüğümü: Siyaset mi, Sınır mı?


- Edirne kapısındaki elektronik sigara yığını, “milletvekili etiketi”yle tiyatro sahnesine dönüştü.
Edirne’nin serin sınır kapısında, 20 Eylül 2024’te durdurulan 34 plakalı araç, koltuk devri maskesi altında kaçak elektronik sigara deposuna çevrildi. Savcı, 2 milyon 905 bin liralık aparat yükünün Ediz Ün adıyla gümrük defterlerine işlenmeden ülkeye sokulduğunu vurguladı. Mahkeme ise “ticari niyet”ten 5 yıla kadar hapis kapısını araladı.
Sanık F.A. ve Ç.R.Ç.’nin “Yorgun olduğum için aracı sana bıraktım” savunması, adeta sahne arkasında kalmış bir komediyi andırdı. Bu komedi, millî onurun tehdidi karşısında “siyasî maskeler”le örtülemeyecek bir utanç manzarası oluşturdu.
Eğer araç sıradan bir vatandaşa ait olsaydı, savcı “ticari kaçakçılık” maddesini işleyip tutuklama ve müsadere kararını hızla alırdı. Oysa “vekil adı” soğuk gerçekleri bile bulandırdı.
Edirne’nin Kapıkule gümrük kapısında 20 Eylül 2024’te yaşanan operasyonda, CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün’e ait 34 plakalı SUV’da, gümrük vergisine tabi tutulmadan yurda sokulan 2 milyon 905 bin liralık e-sigara aparatı ele geçirildi. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada, sanıklar F.A. ve Ç.R.Ç. hakkında “eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak” suçlamasıyla 5 yıla kadar hapis istemli dava açıldı.
Soruşturma tutanakları ve kamera kayıtlarına göre, cip 20 Eylül saat 14:42’de Kapıkule’den giriş yaptı. Araç, Ün’e tescilli görünse de şoför koltuğunda F.A.’nın, ön yolcu koltuğunda Ç.R.Ç.’nin bulunduğu belirlendi. Sanıkların cep telefonlarındaki mesajlaşmalar, olay günü ve sonrasında kaçak malın taşınmasıyla ilgili yazışmaları gün yüzüne çıkardı. Salondaki iddianamede “şüphelilerin beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik” olduğu vurgulanarak, somut delil bulunduğu kaydedildi.
Sanık F.A., ifadesinde, Bulgar bir tanıdık aracılığıyla 17 Eylül’de teslim aldığı e-sigara aparatlarını Türkiye’ye getirdiğini, Ç.R.Ç.’nin ise dönüşte yorgunluğunu gerekçe gösterip direksiyona geçtiğini anlattı. Ç.R.Ç. ise cihazlardan haberi olmadığını öne sürdü. Öte yandan Ün, şikâyetçi olarak “güvenin kötüye kullanıldığını” belirtti ve soruşturma süresince partisinden çekildiğini açıkladı.
Yürütülen yasal süreçte, kaçak ürünlerin değerine göre hapis talep edilmesinin, siyasette ayrıcalığın yol açtığı zafiyeti ortaya koyduğu yorumları yapılıyor. Milletimizin onuru, ayrıcalık ve suistimale izin vermez.
Türk milleti, gücünü yasadan alanı değil; gücünü yasaya teslim edeni bekler.
Adalet, ayırt etmez; hak, hak edene yazılır.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Bu olay, siyasetin sınır kapılarında adaletin önüne nasıl geçtiğini göstermekte. Eğer araç sıradan bir vatandaşa ait olsaydı, savcı hemen “ticari kaçakçılık” maddesini işler, hakim tutuklama ve müsadere kararını hızla alırdı. Ne var ki “vekil adı”, hukukun titizliğini gölgeledi.
Hukuk önünde hiç kimse ayrıcalıklı değildir. Milletvekili etiketi, yasal sorumlulukların üstünü örtmeye yetmez. Bu skandal, sınır güvenliğimizin güçlendirilmesi ve tüm işlemlerde şeffaflık sağlanması gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor. İlgili makamlar, millet onurunu korumak için derhal hesap vermeli ve denetim mekanizmaları daha sıkılaştırılmalıdır.
Adalet, makam sahibine değil; hak edene yazılır. Peki sizin önerileriniz neler? Sınır kapılarındaki bu tür suiistimallerin önüne geçmek için hangi tedbirler alınmalı?