BÖLGESEL FOLKLOR ÖZELLİKLERİ : Bu yörede türküler genellikle 9/8’lik karma türkü usulünde Hüseyni, Neva, Rast, Uşşak, Hüzzam, Eviç, Saba, hicaz ve diğer makamlara dayalı kırık havalar türündedir. Bu türküler nişan, düğün, imece, helva sohbetlerin de ve bağ eğlencelerinde herkes tarafından zevkle söylenir.Yörede sevilen çalgılar arasında cura, bağlama, divan sazı, fiske dayire, zilli maşa, el çalparesi, zilli darbuka, davul ve zurnayı sayabiliriz. Ayrıca ince çalgı denilen bir saz takımı vardır ki ut, keman, darbukadan oluşur ve düğünlerde çalınır. Türkülerden en yaygın olanları “ Edirne’nin ardı da bağlar” “Edirne’nin ardında sümbüllü bağlar” ve özellikle de “ Edirne türküsü” adlı türkülerdir. EDİRNE TÜRKÜSÜ
El ve parmaklar düz bir biçim alır. Parmak çıkırdatma az, el çırpma çoktur. Bu tempoyu pekiştirir. Genellikle oyunlarda iki davul, iki zurna vardır. Zurnanın biri sürekli tek sesle eşlik eder. Kızlar darbukayla çalıp söyleyerek oynar.
Ezgi ve usulde Ege ve Karadeniz bölgelerinin etkileri görülür. Bu etkiler yörenin öz müziğiyle karışarak tümüyle değişime uğramıştır. Edirne ve yöresinde en çok oynanan oyunlar: Kasap oyunu, Zigoş, Debreli Hasan , Patuşka, Kazibe, Çamko, Mendil, Alaybeyi ve Karşılama’dır.
Ayrıca Edirne’de seyirlik oyunlar da oynanmaktadır. Bunlar; Deveci, Leblebici, Arap Oyunları ve Haydindik’ dir. Kırkpınar Yağlı Güreşleri
GELENEKSEL KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ
Kırkpınar Efsanesi :
Kırkpınar yağlı güreşleri ile ilgili bir çok söylenti vardır. Bunlardan en yaygın olanı da şöyledir; Rumeli’nin fethi sırasında Orhan Gazi’nin kardeşi Süleyman Paşa 40 askeriyle Domuzhisarı Kalesi ile birlikte birkaç kaleyi de ele geçirir. Bu birlik geri dönerken, bu gün Yunanistan sınırları içerisinde kalan Samona’ daki molalarında güreş tutuşurlar. Bunlardan ikisi yenişemezler. Daha sonra iki güreşçi bir Hıdırellez gününde (6 Mayıs) yeniden güreşe tutuşurlar. Güreş sabah erkenden başlayıp gece yarısı iki güreşçinin ölümüne kadar sürer. Arkadaşları tarafından orada bulunan bir incir ağacının altına defnedilirler. Yıllar sonra arkadaşları aynı yere tekrar geldiklerinde İki pehlivan arkadaşlarının gömülü oldukları yerde temiz ve gür pınarların şırıl şırıl aktığını görürler. Bunun üzerine o yer “Kırkpınar” olarak adlandırılır ve böylece Kırkpınar Yağlı Güreş geleneği başlar. Güreşlerin Yapıldığı yer :
Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sonrasında Kırkpınar Yağlı Güreşleri, bu gün Yunanistan sınırları içinde kalan Samona köyü civarında bulunan Kırkpınar Çayırından Edirne-Mustafa Paşa yolu üzerinde yer alan Viran tekke mahalline taşınmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra güreşler Edirne’nin Sarayiçi bölgesinde yapılmaktadır. Cazgır
Yağlı güreşte pehlivanları seyircilere tanıtan, güreşe başlatan kişiye “Cazgır” veya “Salavatçı” denir. Cazgır hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların adlarını, sanlarını, oyunlardaki hünerlerini, uygun mısra ve dualarla tanıtır.
Peşrev
Peşrev, bir ısınma ve kültür-fizik hareketidir. Ahenkli bir şekilde yapılan bu hareketler, seyircilerin zevkini okşar, pehlivanın moralini yükseltir. Pehlivan peşrev ile nefesini, kaslarını ve kalbini biraz sonra başlayacak olan mücadeleye hazırlar.
Güreşmek üzere hakem heyeti önüne gelmiş pehlivanların cazgır tarafında takdimi ve duası yapıldıktan sonra verdiği işaretle, çalınmaya başlayan davulların ve zurnaların nağmeleri arasında pehlivanlar ahenkli bir şekilde ellerini ve kollarını sallayarak peşreve başlarlar. Peşrevde üç kez ileri, üç kez de geri gidişten sonra yere sol diz ile çökülerek önce sağ el yere, dize, dudağa ve alına üç defa değdirilir. Hatta bazıları tarafından bir ot koparılarak ağza alınır ve ısırılır. Bu merasim bittikten sonra tekrar sıçrayarak arada sırada “Hayda bre pehlivan” diye bağırılır. Karşılıklı gidiş ve gelişten sonra hasmın paçaları yoklanır ve sırtı sıvazlanır, enseler bağlanır, eller tutuşur ve birkaç defa sallanılır, güreşe böylece girilmiş olur.
Zembil
Kispetler “Zembil” adı verilen sazdan yapılmış bir torbada taşınırlar. Güreş bittiğinde kispet temizlenir derisinin kurumaması için yağlanır ve bir sonraki güreşe hazırlık yapmak üzere zembile konur. Güreşi bırakan pehlivan zembilini duvara asarak bir daha güreşmeyeceğini anlatmak ister.
Kırmızı Dipli Mum
Kırmızı dipli mum bildiğimiz parafin mumların dip tarafına kırmızı boya sürülmüş olanıdır. Kırkpınar ağalığını yüklenen kişiler Mart ayı başından itibaren köylere, kasabalara, şehirlere “Mühürlü Kırmızı Dipli Mumları” göndererek panayırın ne zaman açılacağını, güreşlerin hangi tarihte yapılacağını bildirirlerdi. Kırmızı dipli mumlar köy ve kasabaların kahvelerinin yüksekçe bir yerine asılır, böylece herkes Kırkpınar’a davet edildiklerini anlarlardı.
Yağlı Güreşlerde Cezalar
Ceza gerektiren konular şunlardır:
Rakibe, hakeme veya seyircilere söz veya el kol hareketi ile hakaret etmek,Güreş esnasında rakibi ile münakaşa etmek, tartışmak,Ciddi güreş yapmamak, şikeyapmak. Yağlı güreşlerde yasak oyun ve diğer yağlı güreş kurallarına uymamak, hakem uyarılarını dinlememek. Müsabakalar eleme usulü olup, yenilen elenir, kazanan devam eder. |
Maniler: Türk halk edebiyatı sözlü verimlerinden yapımcıları belirsiz dörder dizelik bu eserler yurdun her köşesinde olduğu gibi yöremizde de gelişimini sürdürmekte, her geçen gün sayıları biraz daha artmaktadır. Yalnızca Türk Edebiyatında bulunan bu güzel verilerden, Trakya’nın özelliklerini en çok yansıtanlardan bazıları :Sarılım sağ olası, Sineme yar olasın Bana yar çoktur ama İsterim sen olasın.Eski cami direk ister Söylemeye yürek ister Benim karnım toktur ama Arkadaşım örek ister.Ne gülden ne bülbülden Ne menekşe, sümbülden Hiç kimseden değildir Şikayetim gönüldenEfsaneler : Edirne de efsaneler oldukça yer tutar. Örneğin tarihi bir gerçek olan Türk ordusunun dürüst tutumu adeta efsaneleştirilmiştir. Eski Eski Caminin yazılarının boyacı baba tarafından yazılması, Selimiye caminin inşaatıyla ve Mimar Sinan ile ilgili vs. efsaneler oldukça yaygın olanlardır.Halk Hikayeleri : Efsanelerde olduğu gibi halk arasında günden güne, ağızdan ağıza, nesilden nesile aktarılan hikâyelerde oldukça yaygındır. Bu hikâyeler bazen çocuklara nasihat niteliğinde, bazen kıssadan hisse niyetinde anlatılan şeylerdi.Edirne inançları : Kişinin doğumu ile ölümü arasında geçen yaşantısı boyunca toplum içinde inanç çemberi ile çevrili olduğu bir gerçektir. Edirne de yeni doğan çocuğa üç ezan geçmeyince süt emzirmezlermiş. Annenin sağ memesi çocuğa verilirken besmele çekilir ve ölürse şehit olsun denir, sol meme verilirken kalırsa gazi olsun diye dua edilirmiş. Buna benzer birçok konuda toplum hayatının her anını ilgilendiren şeylerde çeşitli inançlar geliştirilmiştir. Adak yerleri : Halk Deyişleri : Atasözleri : Edirne tekerlemeleri :
YÖRESEL ÖZELLİKLER :
YÖRESEL GİYİM KUŞAM :
Kakava – Hıdrellez Şenlikleri
Güreşlerdeki Öğeler
Kırkpınar Ağası Eskiden güreşler ağanın denetiminde yapılırdı. Kırkpınar Güreşlerinin en ilginç yönü Kırkpınar ağalığıdır. Pehlivanları çağıran, yarışmaları düzenleyen, gelen konukları ağırlayan, yemek ve yatacak yerlerini temin eden, örf ve adetlere uygun olarak güreşlerin yapılmasını sağlayan, ödüller veren ve güvenlik düzeni alan yetkilidir.
Başpehlivan
Kırkpınar’ın en büyük ödülünü “başpehlivan” alır ve bir yıl süreyle “Türkiye Başpehlivanı” ünvanını elinde tutar. Bu ünvanı üç yıl arka arkaya koruduğu takdirde Altın kemerin sahibi olur. Diğer kategorilerde birinci olanlara ve dereceye giren pehlivanlara verilen ödül ise özendirme niteliğindedir. Pehlivan ödülü para olacağı gibi at, öküz, dana veya koç da olabilir. Eski yıllarda Başpehlivana deve, baş-altı pehlivanına boğa, büyük-orta’ ya kısrak, diğer boylara da bunlara benzer ödüller verilirdi.
Yağlanma
Güreşler, kavranması güç olsun diye, pehlivanlar güreş meydanının uygun bir yerinde yağ ve su ile doldurulmuş kazanların etrafında yağlanırlar. Pehlivanlar önce sağ el ile sol omuza, göğüse, kol ve kispete yağ sürerler, daha sonra sol el ile aynı işlemi yaparlar. Güreş başladıktan sonra pehlivanlar çayırda dolaşan ibrikçilerden diledikleri zaman yağ ve su alabilirler.
Kispet
Yağlı güreşe çıkan her pehlivanın güreş malzemesinin başında “Kispet” gelir. Manda, dana ve malak derisinden yapılan kispetin bel kısmı dört parmak genişliğinde ve kalın olur. Beli sarması için kalın ip geçirilir, bu kısma “Kasnak” denir. Kispetin diz kapağının altına gelen yere “Paça” denir. Paça ile baldır arasına “Paçabent” denilen keçe konur, deri kısım keçenin üzerine çekilir ve üzeri sicimle sıkıca bağlanır. Sıkı bağlanmayan paçadan içeri giren parmaklar sayesinde oyun almak kolaylaşır.
Davul ve Zurna
Kırkpınar da davul ve zurnacılık belli gruplara açık artırma ile verilir. Davul ve zurnalar eşliğinde güreşçiler “Tutuş” a çağrılır ve güreş havaları ile hem pehlivanlar, hem de seyirciler coşturulur.
Yağlı Güreş Oyunları
Yağlı Güreşlerdeki oyunlar; ayakta yapılan oyunlar ve yerde yapılan oyunlar olarak maksatlarına göre, Elense, İç tırpan, dış tırpan, kazkanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, ters kepçe, kılıç atma, payanda, kemane, kemane çekme, kol bastı, tilkikuyruğu, köpek kuyruğu, yerde sürüme, köstek, künde (oturak kündesi, ayak kündesi, şark kündesi, bel kündesi), boyunduruk, kurt kapanı, yanbaş ve kombine oyunlar paça kazık, ellerin kenetlenmesi, sarma, cezayir sarması gibi sıralanabilir.
|