Mehmet Serbest: “Edirne’nin havasına suyuna alışınca vazgeçmek mümkün değil.”
Mehmet Serbest: “Edirne’nin havasına suyuna alışınca vazgeçmek mümkün değil.”
► Kendinizi Tanıtır mısınız?
Mehmet Serbest: Bulgaristan Trigoviç vilayetinden göç etmiş bir ailenin çocuğuyum. 20 yıldır Edirne’de oturuyorum ve bilişim sektöründe faaliyet gösteriyorum. 5-6 yıldır da kendi Trakya Büro Makineleri ismi ile Salih Şahin isimle birlikte kurduğumuz firmamızda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ofis makineleri, matbaa teknolojileri çalışma alanımızı oluşturuyor. Dinamik bir ekip çalışması ile hızlı, rekabetçi ve müşterilerimizin beklentilerini karşılayan hizmetler sunuyoruz. Hedef alanımız, yalnızca bulunduğumuz bölge değil tüm Türkiye’dir. Vizyonumuz; Hayata geçirdiğimiz/geçireceğimiz yeni yöntemler, kaliteli ve yenilikçi hizmetler ile; birinci sınıf bir şirket olarak kalmaktır.
21.Yüzyıl’ın evrensel ticaret hayatında bir numara olabilmek için, tüm müşterilerimizin istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler, hizmetler sunmaya devam etmekteyiz. Çalışanlarımıza ve müşterilerimize olan davranışlarımızda; karşılıklı saygı, itibar ve dürüstlük temel ilkelerimiz.
► Edirne’yi bilişim sektörü açısından değerlendirir misiniz?
Mehmet Serbes: Sektör olarak Edirne’de fazla sirkülasyon yaptığımızı söyleyemem. Bizim iş yaptığımız alanlar daha çok kamu kurum ve kuruluşları. Trakya Üniversitesi’nin kurum ve kuruluşları hareket alanımızı oluşturuyor. Tekirdağ ve Kırklareli ile mukayese edersek, Edirne’de sektörel imkânların çok kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Trakya’da ki illerdeki arkadaşlar, Edirne’ye göre 10-15 kat fazla ciro yapma imkânına sahipler; çünkü çalışma alanları bize göre çok daha fazla.
► Sizi Edirne’de yaşamaya sevk eden gerekçe nedir?
Mehmet Serbes: Üniversite eğitimini burada aldım. Edirne’nin havasına suyuna alışınca vazgeçmek mümkün değil. Eşim de Edirneli olduğu için yerleştik, burada olduk. Edirne sosyal açıdan çok daha fazla imkânlara sahip, sosyal hareketlilik, Trakya bölgesindeki diğer illere nazaran çok daha fazla. Bilişim sektörünün dışında ki ticari hareketlilik belirli bir düzeyin üzerinde. Nispeten daha sakin, refah seviyesi yüksek bir il olması açısından Edirne’yi çok seviyoruz. Edirne sosyal anlamda çevre illere göre çok daha fazla gelişmiş durumda. Bunları dikkate alınca Edirne’de oturup diğer illere ulaşım sağlamak daha mantıklı geldi bize.
► 20 yıldır Edirne’de yaşayan birisi olarak Edirne’nin eksiklerine dair neler söylemek istersiniz?
Mehmet Serbes: Edirne’de ticari açıdan çok büyük eksikler var. Dışarıdan yatırım alamayan, ticari açıdan kısıtlı bir şehirde yaşıyoruz. Edirne insanı dahi iş gücü anlamında, ticari yatırım anlamında buraya yatırım yapmıyor. Buraya yatırım çekmek gerekiyor. Edirne’nin sanayi ve işgücü yatırımını gerçekleştirmek için turizme yönelmesi gerekiyor. Turizme yönelirsek işgücü ve potansiyel artacaktır. Edirnelilerin, bilhassa esnafın üzerine büyük görevler düşüyor. Bu iş belediyenindir diyerek kenara çekilmek doğru değil. Taşın altına elimizi sokup, Edirne’yi iyi yönetmeliyiz. Bu iş topyekûn yapılır. Esnaf arkadaşlarımızın dışarıdan gelen misafirlerimize karşı hem tutum ve davranışlarını hem de fiyat politikalarını iyileştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Müşteriye daha toleranslı ve insaflı yaklaşmak gerekiyor. Esnafın bu manada da eğitime tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum. Esnaf odalarının, ticaret odası ile işbirliği yaparak esnaf arkadaşlarımıza her konuda eğitim vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu şehrin birinci gelir kaynağı turizm… Bunu kabul etmemek mümkün değil. Zaten, bugünlerde ekonomik krizi hissetmiyorsak bunda en büyük etken özellikle Edirne’ye gelen Bulgar ve Yunan turistler. Ancak sadece turizm ile yetinmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Balkanlara yakınlığı, konumu itibariyle bu şehir daha fazla ticari yatırım çekmek zorunda. Açıkçası dört tane giriş kapısı olan bir şehir sadece turizm ile yetinmemeli. Bunun için belediye başkanı hangi partiden olursa olsun daha fazla özverili olmak zorunda.
Edirne’de, bu şehir ile var olmuş tarihi eserlerimiz var. Bu eserlerin bir kısmı yok olmaya yüz tutmuş durumda. Atıl ve yıkılmaya yaklaşan bu eserlerin yenilenmesi elbette merkezi yönetimlere bağlı ancak var olan tarihi eserleri yönetmek de Edirne insanının elinde. Az önce de ifade ettiğim gibi, bu iş belediyenin işidir diyerek sıyrılmak doğru değil. Elbette vatandaş bir yere kadar sahip çıkabilir ama var olan, ayakta olan tarihi eserleri de tanıtmak, onlara sahip çıkmak bizlerin elinde.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.