Nehir Çakar: “Vatandaşın sorunlarına bir an önce çözüm bulunmalı”
Nehir Çakar: “Vatandaşın sorunlarına bir an önce çözüm bulunmalı”
- Nehir Çakar gerek sigortacılık işi, gerekse Milliyetçi Hareket Partisi Edirne İl Yönetim Kurulu Üyesi olduğu için sık sık Edirne ve ilçe ve bütün köyleri gezdiğini halkla bire bir sohbet edip sorunlarını dinleme imkanını bulduğunu belirterek, “Edirne dünyanın en verimli topraklarına sahipti, rekor sayıda büyükbaş sahibiydi ve süt üretiminde Türkiye birincisiydi. Şu an ise durum tam tersi. Vatandaşın sorunlarına bir an önce çözüm bulmaya çalıyorum.” dedi.
Nehir Çakar: “Edirne, bundan 15 yıl öncesine kadar buğday, ayçiçeği, mısır ve pirinç ekiminde dünyanın en verimli topraklarına sahipti, hayvancılık ve süt üretiminde Türkiye birincisiydi. Ak Parti iktidara geldiği ilk günden beri Türkiye’yi tarım ürünlerinin yanı sıra, son olarak kırmızı ette de dışa bağımlı hale getirerek yanlış politika uyguladı. Tam da bu yanlış politikalar nedeniyle geçmişte geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan Edirne halkı, bugün borçlanarak, toprağını kaybederek, kendi çiftliğini bırakıp fabrikalarda çalışarak ya da kendi toprağında işçi olarak, hayatta kalmanın mücadelesini veriyor.
Toprak Mahsulleri ofisi harmanda üreticiden buğdayın kilosunu 0,80 krş. ile 0,98 krş. veriyor. Tüccarda borcu harcı olan çiftçiye birkaç kuruş fazla vererek ellerinde ki buğdayı topluyor. Eylül ekim ayında TMO’nun deposunda ki buğday azalınca tüccar depoda ki malını 1.80 TL. ye piyasa sürüyor. Bu durum karşısında TMO’si buğday piyasasını aşağı çekmek için yurt dışından 2.25 milyon tonluk hububat ithalat yetkisi kapsamında 250 – 300 bin ton buğday ithalatı yapma girişiminde bulunuyor. Türkiye’nin yıllık buğday ihtiyacı belli, buna göre taban fiyat belirlense üretici de ona göre ekim yapıp mahsulünü satsa aracıların haksız kazanç sağlamasının engellendiği gibi ithalata da gerek kalmaz.
Edirne ve köylerinde küçük ve orta ölçekli üretici, sistemden çıkarılarak, büyük ölçekli tesislerde çalıştırılmaya başlanmış. Kendi toprağından ve hayvanından koparılan üretici, büyük ölçekli tesislerde adeta kölelik düzeni içerisinde, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu politikaların yarattığı yıkımı rakamlar da net bir şekilde ortaya koyuyor: Bundan 15 yıl öncesine kadar Türkiye’de en fazla süt üretimi sağlayan köy olan Akardere’de, 15 yıl önce günlük 7 ton olan süt üretimi, bugün 2500 litreye düşmüş durumda. 2500 baş hayvan sayısı, bugün bin baş hayvana düşmüş. Ancak madalyonun diğer yüzüne baktığınızda, Türkiye’nin en büyük endüstriyel hayvan fabrikası da burada…
Bölgenin her ne kadar en yakıcı sorunları tarım ve hayvancılık alanında olsa da, bu kadarla sınırlı değil. Edirne halkı, tarlasını satan köylünün kente göç etmesi dolayısıyla, kiraların yüzde 70’e varan oranlarda arttığına dikkat çekiyor. Öte yandan kentsel dönüşüm hazırlıklarının, Türkiye’nin hemen her yerinde olduğu gibi rantsal dönüşüme zemin hazırlaması da Edirne’nin sakinlerini kaygılandıran gelişmelerden.” dedi.
Çakar konuşmasının devamında, “Edirne dışından gelen alıcılar 400 bin bedeli olan tarım arazisine iki katını vererek bizlerin komşumuzun veya bölgemiz insanın sattığı araziye alamaz hale getiriyorlar. Dahası, bu firmanın elemanları adliyede nöbet tutuyor ve bu uçsuz bucaksız toprak edinme girişimlerine dur diyen kimse yok. Bugün gelinen noktada bu firma sadece Edirne’de 236 bin dönüm toprak almış durumda.” konularına değindi.
“Ülkemizin 1980 yılında nüfusu 45 milyondu ve 84 milyon baş hayvan vardı. Bugün ise 80 milyon nüfusa karşılık 56 milyon baş var. Türkiye genelinde kırsal kesimde yaşayan insan sayısı 20 milyondan 6 milyona düşmüş. Yani köyden kente müthiş bir göç var ama kente giden arkadaşlarımıza bakıyoruz, hayat standartlarında pek bir düzelme olmuyor. Yerlerine yurtlarını değiştirdikleri, topraklarından koptuklarına değmiyor. Ama kırsalda yaşam standartları geliştilmediği için özellikle genç nesil köylerde kalmak istemiyor.”
Süloğlu’nun da bir çok sorunların bulunduğunu belirten Çakar, Sülaoğlu deresi taşkın ve ıslah projesi hala hayata geçmediğini belirtirken, diğer yandan, 35 bin dekarlı alanı sulayacak bir kapalı sistem projesi vardı, o da hayata geçmedi. Tarım ve hayvancılık konusunda da ilçede ki rakamlar hiç iç açıcı olmadığını belirti.
“İlçede, 1990’larda, Ziraat Bankası’na borcu olan çiftçi oranı yüzde 10 iken şu an yüzde 90 olduğunu kaydeden Nehir Çakar, “Faiz düşse de bizden alınan para düşmüyor. Yüzde 5 faiz deniyor ama o reelde yüzde 15’ten aşağı olmuyor. Çiftçi aldığını yerine koyamıyor, borcu katlanarak devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Süloğlu’ndaki çiftçilerin büyük bir çoğunluğu tarımı bırakmış durumda olduğunu söyledi. Çakar, halihazırda 1000 kadar çiftçinin Domurcalı Organize Sanayii Bölgesi’ndeki fabrikalarda çalıştığını, birçok insanın da göç ettiğini belirterek, 2011 yıllarında Süloğlu nüfusu 8 bin 415 iken bugünkü nüfusu 7.159’a düştüğünü söyledi.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.