Ahmet Serdar Çakır: “Edirne’de Çanakkale’den fazla şehit yatarken, Sarayiçi’nde 20 bin şehit açlıktan ölmüşken burası ayyaşı ve fuhuş yapanı tınınıyor””
Ahmet Serdar Çakır: “Edirne’de Çanakkale’den fazla şehit yatarken, Sarayiçi’nde 20 bin şehit açlıktan ölmüşken burası ayyaşı ve fuhuş yapanı tanınıyor.”
- Sizi tanıyabilirmiyiz?
Ahmet Serdar Çakır: Aslen Çankırılıyım. İstanbul Bayrampaşa doğumluyum. Afyon Kocatepe Üniversitesi İşletme bölümü mezunuyum. Üç ay bir fabrikanın muhasebe departmanında çalıştıktan sonra ticarete atıldım. Baba mesleği kuruyemişçilik olduğu için dolaylı Kahve Dükkânı açmaya karar verdim. 2017 yılından beri PTT’nin yan sokağı olan Firuze Sokak ile Çilingirler Caddesi ‘nin kesiştiği köşe başında Mis Kahve Edirne markamızla hizmet veriyoruz. İsteyene paket, isteyene çekilmiş, isteyene pişirilmiş 30 çeşide yakın kahve ürünleri sunuyoruz.
- Kahve seçerken neye dikkat etmek lazım? İyi bir kahve nasıl olur?
Ahmet Serdar Çakır: Kahve, kiraz gibi bir meyvenin çekirdeğidir. İyi bir Türk kahvesi için ilk dikkat edilmesi gereken, taze kahve kullanmaktır. Mümkünse taze çekilmiş, mümkün değilse paketi yeni açılmış kahve kullanmak çok daha iyi sonuç verecektir. Bayat kahveyi ne kadar iyi pişirirseniz pişirin dilediğiniz sonucu almanız çok zordur.
- 4,5 yıldır Edirne’de yaşayan birisi olarak Edirne’yi hem içeriden hem de dışarıdan bakarak değerlendirebilirmisiniz?
Ahmet Serdar Çakır: Edirne’yi çok seviyorum. Yerleştiğimize çok memnunum. Biz İstanbul gibi kozmopolit bir şehirden geldik. Üç tane erkek evladım var. Çocuklarım tek başlarına Edirne’de gezebiliyorlar. Edirne bir turizm şehri, ama Edirne hak ettiği yede değil.
Edirne’nin Fethi, Bizans İmparatorluğu’nun elindeki Edirne’nin (o zamanki adıyla Hadrianopolis) Osmanlı İmparatorluğu kontrolüne geçmesiyle sonuçlanan süreçtir. Olayın gerçekleştiği yıl kaynaklara göre 1361-1371 arasında değişiklik gösterirken fethi gerçekleştiren isimler de kaynaklara göre değişir. Yaklaşık 88 sene Osmanlı devletine başkentlik yapan Edirne, Murat Hüdavendigar zamanında başkent olmuştur. İSTANBUL: Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u 1453’te fethettikten sonra İstanbul, Osmanlı devletinin başkenti olmuştur.
Edirne tarih ve kültür olarak Türkiye’nin en önemli şehridir. Ama yeterince tanıtılamıyor. Bunun nimetlerinden yeterince faydalanamıyor. Edirne’nin en işler yerlerinde turizm danışma ofisleri ve burada ücretsiz dağıtılan tanıtım broşürleri yok. Edirne’nin ilk turizm haritasını Edirne Tarih Turizm ve Kültür Derneği’nin hazırlaması bir taraftan hoşuma giderken, Belediyenin ile Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün yapıp sunmamasına üzüldüm. Edirne’ye gelen insanlar nereyi gezeceğini bilemiyor, insanların yönlendirmesi gerekiyor. Edirne’ye gelen turistin en az üç gün kalması lazım ama yönlendirilemediği için Selimiye Cami başta olmak üzere birkaç cami gezip, ciğer yiyip gidiyor. Bu Edirne turizminin eksikliğidir.
Tarihin en kanlı savaşlarından biri olarak kayıtlara geçen Çanakkale Savaşlarında bazı kaynaklarda 150 bin, bazılarında 300 bin Türk askerinin şehit olduğu tahmin ediliyor. Oysa Edirne’de Balkan Savaşı’nda düşman işgaline karşılık verilen yatan 300 bin şehidin 220 bininin isimleri dahi belli. Edirne’de Çanakkale’den bile fazla şehit yatarken Kırkpınar Güreşlerinin yapıldığı alanda 1913 yılında Sarayiçi’nde aç susuz bırakılarak ölüme mahkûm edilen 20 bin şehit yatıyorken burasının şehitleri ile değil ayyaşları ve fuhuş yapanları ile anılması bizlerin onuruna dokunuyor. Kısa ve özetle Edirne’de Çanakkale’den fazla şehit yatarken, Sarayiçi’nde 20 bin şehit açlıktan ölmüşken burası ayyaşı ve fuhuş yapanı anılıyor.
- Türk Milliyetçiliği deyince aklınıza ne geliyor?
Ahmet Serdar Çakır: Bana göre Türk Milliyetçiliği ırk milliyetçiliği değildir, Laz’ı ile, Çerkez’i ile Kürt’ü ile Arnavut’u ile Boşnak’ı ile ………. 72 milleti ile aynı toprakların üstünde yaşayanların kültürel bütünlüğüdür. Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için canını vermeye hazır insanlardır. Bir Türkün üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz traktörümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız kendi ürettiğimiz silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız kendi fabrikalarımızla gurur duyabiliyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bunların yapılması için vergimizi ödüyorsak biz Türk Milliyetçisiyiz demektir. Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur. Türk Birliği veya Turancılık ayrı bir olgudur. Hayallerinde Turancılık fikrini barındırmayan kişi zaten Türk Milliyetçisi olamaz.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.