Altaylı’ya Sert Fren: Basın Hürriyeti mi, Sınırı Aşmak mı?
Altaylı’ya Sert Fren: Basın Hürriyeti mi, Sınırı Aşmak mı?

- Fatih Altaylı’nın canlı yayında yaptığı tarihsel değerlendirme, “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla yargıya taşındı. Yetkililere göre basın özgürlüğü, düşünce sınırları aşıldığında suç teşkil edebilir.
Uzun yıllar gazetecilik yapan ve kamuoyunda tanınan isimlerden biri olan Fatih Altaylı, 20 Haziran 2025’te yayınladığı bir programda sarf ettiği sözler nedeniyle “Cumhurbaşkanına suikast tehdidi” suçlamasıyla tutuklandı. Altaylı’nın tarihsel örnekler üzerinden yaptığı değerlendirme, yetkililerce basın ve düşünce özgürlüğünün yasal sınırlarını aştığı gerekçesiyle yargıya taşındı.
Söz konusu konuşmasında Altaylı şu ifadeleri kullanmıştı:
“Tanzimat’tan bu yana Türk halkı yönetime oyla katılmayı benimsemiştir. Padişahlar dahi halk tarafından eleştirilmiştir. Türk toplumu yetkinin mutlak bir kişiye verilmesine sıcak bakmaz.”
Bu sözler, sosyal medyada kısaltılmış ve bağlamından koparılmış montaj videolar halinde yayıldı. Özellikle bazı siyasi çevreler Altaylı’nın ifadelerini “dolaylı tehdit” olarak yorumladı. Savcılık da TCK 310/2 kapsamında soruşturma başlattı ve Altaylı tutuklandı.
Savunmasında kendisinin herhangi bir tehdit veya hakaret kastı olmadığını belirten Altaylı, sözlerinin tarihsel bir değerlendirme olduğunu, Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi tarihçilerin de benzer ifadeler kullandığını dile getirdi.
Ancak yetkililer, basın mensuplarının kamuya açık platformlarda sözlerini dikkatle seçmeleri gerektiğini vurgulayarak, “Basın ve düşünce özgürlüğü, şiddeti veya anayasal düzeni tehdit edecek biçimde kullanılamaz” açıklamasında bulundu.
“Özgürlük, sınırını bilene kıymet kazandırır; aşan için bedel kaçınılmaz olur.”
About Author
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Altaylı’nın sözleri sizce bir tarih değerlendirmesi mi yoksa bir sınır aşımı mı? Basın özgürlüğü nereye kadar? Düşüncenin de bir hududu var mı? Bu tutuklama, ifade özgürlüğünü koruma mı, cezalandırma mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.