Dt. Cemal Özocak: “Dikkat ederseniz Edirne’de ticaret el değiştiriyor.”
Dt. Cemal Özocak: “Dikkat ederseniz Edirne’de ticaret el değiştiriyor.”
- Kendinizi tanıtır mısınız?
Dt. Cemal Özovak: Uzunköprü Sazlımalkoç köyünde doğundum. İlk ve ortaokulu Uzunköprü’de bitirdim. Altı yıl yurtdışında kaldıktan sonra, lise eğitimimi tamamladım ve İstanbul Üniversitesi Çapa Diş Hekimliği bölümünden mezun oldum. 1992 yılından beri de Edirne’de yaşıyorum. Aynı zamanda köyümle de irtibatım devam ediyor. Köyümde çiftçilik yapıyor, toprağımı işliyorum.
- Edirne’yi tarihi, kültürel ve turizm yönleriyle değerlendirmenizi rica ediyoruz.
Dt. Cemal Özocak: Edirne ‘gevşek’ bir şehir. İnsanların gelecek kaygısı yok. Herkes günlük yaşamaya çalışıyor. Dikkat ederseniz Edirne’de ticaret el değiştiriyor. Anadolu’dan gelen aileler herhangi bir işi bizden daha iyi yapıyorlar ve dolayısıyla ticari açıdan oldukça başarılı oluyorlar.
Turizme gelince, bana göre Edirne turizmin ‘t’ harfine bile vakıf değil. Allahtan, Edirne’ye bizleri çok iyi tanıyan Bulgaristan, Yunanistan gibi yerlerden, aynı kültürden insanlar geliyor. Bize oldukça kolay uyum sağladılar ve kaynaştılar. Edirne’de onların sayesinde turizm kendi kendine oluşuyor. En basitinden lokantaları gezelim. Bir tane Yunanca, bir tane Bulgarca bilen eleman veya garson bulamazsınız. Şimdi buradan kalkıp Dedeağaç’ın herhangi bir yerine gitsek, her işletmede en az üç tane Türkçe bilen garson ile kendi dilimizde sohbet edebiliriz. Edirne’de kendi kendine gelişen bir turizm olmasına rağmen, Bulgar ve Yunan misafirlerimiz sayesinde krizi hissetmiyoruz.
Edirne’de her ferdin köyleri ile bağlantısı var. Bu yüzden çiftçilik hala kuvvetli bir biçimde yapılabiliyor. Bu durum da aile bütçesine katkı sağlıyor ve Edirne sadece çiftçilik ve komşularımızın katkıları ile ayakta duruyor.
Bakın göreceksiniz hızlı tren projesinin tamamlanması ile Edirne oldukça büyük bir gelişim gösterecek. Ana merkezi Edirne olan bu tren projesi sayesinde Edirne’ye birçok aile yerleşecek. Özellikle TED Koleji gibi özel okullarımıza, hızlı tren projesi ile ilginin artacağını ve çocuklarını burada okutmak isteyen velilerin, çocukları ile birlikte şehrimize göç edeceği hadiseleri çok yakın bir zamanda göreceğimizi tahmin ediyorum. Bu vesile ile TED Koleji gibi eğitim tesislerini şehrimize kazandıran eğitimcilere teşekkür etmek isterim. İnsanlar İstanbul’un keşmekeşinden kaçarak Edirne’ye gelecek ve bu hızlı tren projesi sayesinde olacak. Edirne bir huzur şehri. İnsanlar burayı sevecek ve buraya yerleşecek. Göç almaktan korkmamak gerek, şehrimiz büyüsün ama bunun için de önlemleri almak gerekiyor. Seyahat özgürlüğü diye bir şey varsa insanların Edirne’ye yerleşmesinden korkmamak gerekiyor.
Yeni yerleşim bölgesindeki çevre yolu da biterse orada çok güzel bir Edirne yaratıldığına hep birlikte tanıklık edeceğiz. Belediye yolu açmaya başladı. Doğru imarlaşmanın o bölgede olacağını öngörüyorum. ‘İnsanlar bir yere yerleşmek için ne ister?’ sorusunu kendimize soralım. İnsanlar iyi okulların, iyi ve güvenlikli evlerin, iyi sosyal tesislerin olduğu yerlerde yaşamak isterler. Dolayısıyla bunların sağlanması ile Edirne’de istihdamın artacağını ve Edirne’nin gelişeceğini öngörüyorum.
Şehrimiz büyüyüp gelişirken, Eski Edirne’yi de ihmal etmemek gerekiyor. Hepimizin çocukluğu Kaleiçi bölgesinde geçti. Edirne’nin en eski yerleşim yeri olan Kaleiçi bugün içler acısı halde. Binaların ve yolların düzensizliği kadar oluşmaya başlayan güvenlik zafiyeti de oldukça mühim bir sorun. İnsanlar eskiden Kaleiçi’nin sokaklarında saat kaç olursa olsun özgürce dolaşabilirdi. Bugün bunun mümkünatı yok. Sokaklarda ne idüğü belirsiz insanlarla karşılaşmak işten bile değil. Edirne’de bu sorunu ivedi bir şekilde çözmek gerekiyor. Bunun çözümü bana göre basit; gece bekçiliği sistemini şehrimizde tam ve doğru bir biçimde uygulayıp, Kaleiçi gibi sıkıntılı bölgelere bu doğrultuda yeterince önem verirsek Kaleiçi’ni temizlemek çok kolay olur. Belirli bir görev dağılımı ile bekçiler asayişi sağlayacaktır.
Edirne’ye turizmi baştan aşağı öğretmek gerekiyor. Bir insanın şehrinize geldiğinde turist sayılabilmesi için 36 saat o şehirde kalması gerekiyor. Restoran, ulaşım, konaklama, eğlence yeri gibi alanlardan da yararlanması gerekiyor ve bunlar sağlanmış ise turist sayılıyor. Dünyada kriter bu iken Edirne’ye nitelikli turist gelmediği ayan beyan ortada. Bizim buraya gelen misafirlerin Edirne’de daha uzun süre kalması için nedenler yaratmamız şart. Kaleiçi’nin imarını tamamlamak gerek, buradaki tarihi evleri yenilemek gerek ve yeni eğlence tesisleri yapmak gerek.
Edirne’de ticaret odası, ticaret borsası, belediye, valilik gibi kurumlar var. Bu kurumlar bir arada, organize ederek bu sorunlarımızı çözüme kavuşturmalı. Ticaret odasının, ticaret borsasının topladığı paralarla Edirne’ye yatırım yapması gerekiyor.
Sağlık turizmi konusunda da yetersiz olduğumuzu düşünüyorum. Bu alanda da çok bireysel hareket ediyoruz. Biraz yabancı dil bildiğim için Yunanistan gelen hastalarım oldu. Ancak ilişkiler pamuk ipliğine bağlı. Koordinasyon ve düzen olmadığı için bireysel ilişkilerimiz ile hasta çekebiliyoruz. Bu turizm değildir. Bizim 1500 TL’ye yaptığımız iş Balkan ülkelerinde 3.500 TL’ye yapılıyor. Paramızın da Bulgar ve Yunan parasında değer kaybetmesi esasında içinde avantaj ve dezavantajları barındırıyor. Bulgaristan ve Yunanistan’da hizmet pahalı ve biz bu işi geliştirmek zorundayız. Bunun için de ismini saydığım kurumların koordineli hareket etmesi gerekiyor. Hekimlerimiz çok başarılı ve onların başarılarını tanıtarak, köprü vazifesi görerek bu hekimlerimizi yurtdışına açmalıyız.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.