Faruk Yılmaz: “Bulgaristan’ın marşı ile Türk türküsünün melodisi aynı”

0
  • TRT sanatçısı İbrahim Can ile birlikte, Balkanların en sevilen Türk Halk Müziği sanatçısı Faruk Yılmaz, Bulgar kültürü ve Türk kültürü arasındaki benzerlikleri anlattı.

Faruk Yılmaz: ‘Bizim yaptığımız iş milliyetçilik değildi. Çünkü müziğin milliyetçiliği olmaz. Gerçek insanların içinde yaşayandır. Ben bu türküyü kendim yazmadım. Dikkatimi çeken bir melodiyi araştırdım, gerçeği ortaya çıkartmaya çalıştım.’

Bulgar türkülerinin bizim türkülerimizle çakıştığını, melodinin aynı, sözlerinin farklı olduğunu nasıl fark etmiş gelin birlikte dinleyelim.

  • Bulgar kelimesinin Türkçeden geçtiği ileri sürülüyor. Kültürel ortaklık var mı? Örneğin köylerde ortak oyunları var mı? Birlikte oynuyorlar mı?

Faruk Yılmaz: Türklerle Bulgarların kültürü birbirlerine benziyor tabi. Ortak düğünler yapıyorlar. Bulgar’ın ayrı kültürü mü olur? Bulgarların Oğuz boylarından geldiği söylenir.

Bulgaristan’a ilk seferimde meyhaneye gittik, orkestra Bulgarca bir melodi çaldı.

Nereye gidip otursak, ‘Türkler geldi’ diye aynı melodi çalınırdı. Onların ‘mustak’ dediği bıyıklarımız, Türk olduğumuzu ele veriyordu. Genelde Bulgaristan’da çok bıyık bırakan olmazdı. Bu melodi benim dikkatimi çekti. Daha sonra sordum, ‘bu türkünün melodisi, bizim melodilerimize benziyor, nedir bunun hikayesi’ diye. Balkan Harbinde bir Türk Paşası, Bulgarları esir almış. Esirlerin içinden bir Bulgar öğretmen, bez parçalarından Bulgar bayrağı yapmış, ‘özgürlük istiyoruz’ diye Türk paşasının çadırının önüne dikmiş. Bu türkü onu anlatıyormuş.

  • Bu türkünün sırrını çözebildiniz mi?

Türkü uzun süre kafama takıldı, sürekli araştırıyorum. Rodop Dağlarında Borina diye bir kasaba var, Türkçe ismi Karabulak. Gece saat üçte kasabaya vardım. Sabah 7’de kaldığım yerin kapısı çalındı. Karşımda şalvarlı kadınlar, ‘Niye yatıyorsun sen? Buraya uyku uyumaya mı geldin’ diye kızıyorlar. Kapıyı kapattım, giyindim, çıktım otelin önüne, herkes orada. Program yapacağız dedim ve buluşma saati verdim, gittiler.

Neyse buluşma saatinde geldiler, programa başladık. ‘Söyleyin bari bir türkü, alayım sizi programa’ dedim, söylediler. Benim aradığım türkü ortaya çıktı. ‘Ay Doğdu Rahime’m, gün doğdu Rahime’min dere boyuna. Damgalı fistanı giydireyim Rahime’m, dolmada boyuna.’

  • Sözler farklı, ezgi aynı olan türkü mü?

Faruk Yılmaz: Evet… Ali hocaya, ‘Hocam ben okuyorum, notalarını hemen yaz bunu öğrenelim’ dedim. Ali Hoca hemen türkünün notasını yazdı. Ertesi hafta Türkiye’ye geldiğimde canlı yayında türküyü okudum.

  • Biz mi onlardan almamışız, onlar mı bizden?

Faruk Yılmaz: Ben de onu araştırıyordum. Bu türküyü HÖH milletvekillerine gönderdim. Bulgaristan Türklerinin kurduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi, o zamanki Genel Başkanı Lütfi Ahmet Mestan, ‘Faruk, yarın senin vereceğin konserle İsperih’den seçim startı vereceğiz’ dedi. Kırklareli’ne 3-4 saat mesafede Razgrad’ta bir lokanta tutmuşlar. Biz de on kişilik orkestramızla gittik. Başkan ve bütün milletvekilleriyle oradaydı. Genel Başkan’ın arkasında bize bir masa hazırlatmışlardı. Başkan kalktı, ‘Faruk hocam, bize bir iki türkü söyle’ dedi. Türküyü söylemeye başladık, alkıştan yıkılıyor ortalık. Ara verildiğinde Başkan, ‘Faruk yarın senin keşfettiğin türkünün hem Türkçesini hem de Bulgarcasını oku’ dedi. Okudum ve herkes şaşırdı. Kültürlerimizin ne kadar birbirine benzediğini fark ettik.

Sofya muhabiri Sevda aradı, ‘Faruk yarın saat 2’de, Bulgaristan’ın birinci kanalı BTV’de Skype üzerinden bir röportaj yapalım. Bulgar medyasından Maria Santarovo olacak, ben çevirmen olarak orada olacağım. Sen bana güven” dedi. “Ben sana güveniyorum, türküyü de araştırdım bir varyantını, Hasan Rodoplu ‘Selverim’ adıyla TRT’ye vermiş, arşiv numarası 633’ dedim. Bu program sayesinde olayı aydınlatmak için bir fırsat doğdu.

Televizyon programına hazırlandım. Birinci ağızdan aldığım türkünün videosu bilgisayarımda yüklü, yanımda. Yayın başladı. Ben, ‘Çok seviyorum Bulgaristan’ı. Gönül kapılarım Bulgaristan’a açık. Bulgaristan benim ikinci vatanım. Bulgarca bilmediğim için, Türkçe konuşacağım’ dedim ve konuşmama devam ettim. Televizyon ekibinden bir alkış koptu. ‘Bu araştırmada senin amacın neydi’ diye sordular. ‘Türk Halk Müziği sanatçısı, halk folklorunu, halk kültürünü araştıran bir adamım. Ben türkü söylerim, paramı alırım. Benim işim bu, ekmeğimi buradan kazanıyorum. Ayrıca Bulgaristan’ı ve Bulgar insanını çok severim. Biz Balkanlar’da 600 yıl birlikte yaşadık. Birbirimizden kız aldık, verdik. Hala da öyleyiz. Aynı yemekleri yiyoruz, aynı düğünleri yapıyoruz, aynı köylerde, aynı horonları tepiyoruz” dedim. “Balkanlarda ortak melodilerimiz vardır. Bu melodiyi ben yazmadım, Balkan insanlarından duydum ve derledim. İşte Borino kadınlarının söylediği türkü’ dedim ve daha önce kaydettiğim ‘Rahime’ türküsünü yayına verdim. Türküyü Borino kadınlarından dinlediler ve çok şaşırdılar.

‘Ben araştırmacıyım, Balkan kültürü ortaktır, sizin müziklerinize de saygı duyuyorum’ dedim. Ortak türkülerimizin örneklerini verdim. Bu söyleşiden sonra, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov mecliste, ‘Türkiye’nin ünlü sanatçısı gelmiş, burada sizin türkünüzü söylemiş. Ne güzel’ dedi ve bu araştırma da böylece güzel sonlandı.

Bulgarların bir kısmı beni savunmaya başladılar. Bir söyleşide: ‘Baksana adama, güler yüzlü, bundan bölücü olur mu, adam türkü söylüyor’ yazıyordu.

  • İki gün sonra konserler için gittiniz mi?

Faruk Yılmaz: Gittim tabi.

  • Kaç yıllarındaydı.

Faruk Yılmaz: 2016 yılında… Bizim yaptığımız iş milliyetçilik değildi. Çünkü müziğin milliyetçiliği olmaz. Gerçek, insanların içinde yaşayandır. Dikkatimi çeken bir melodiyi araştırdım, gerçeği ortaya çıkartmaya çalıştım.

On dört senedir Rumeli televizyonunda ‘Türkülerde Rumeli’ isimli bir program yapıyorum. Altmışıncı bölümde ‘Balkan Havası’ diye Balkanlarda bir program çektik.

‘Türkülerde Rumeli’ programı her hafta, çarşamba günü, saat 21’de canlı yayınlanıyor. Geçen hafta konuğum İbrahim Can arkadaşımdı.

Kaynak: aydinlik.com.tr, Emine Sağlam Akfıra

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir