Hudut Namustur, Ancak Sorulması Gereken Sorular Var !

3
Türkiye-Yunanistan sınır hattında alınan güvenlik önlemleri, milli çıkarlarımızı ne ölçüde koruyor? Avrupa Birliği’nin taleplerine değil, Türk milletinin menfaatlerine uygun politikalar üretilmeli.
  • Edirne’de Yunanistan sınırına inşa edilecek 8,5 kilometrelik duvar, düzensiz göçü engellemek yerine, Yunanistan’ın geri ittiği göçmenlerin Türkiye’de sıkışmasına neden olabilir. Bu durum, milli çıkarlarımızı nasıl etkiler? Edirne’de 8,5 kilometrelik sınır duvarı inşa ediliyor! Ancak kime hizmet ediyor?

Türkiye’nin batı sınırında, Yunanistan’a komşu Edirne ilimizde, 8,5 kilometre uzunluğunda bir güvenlik duvarı inşa edileceği açıklandı. Edirne Valisi Yunus Sezer, bu adımın sınır güvenliğini artırmak amacıyla atıldığını belirtti.

Ancak, bu hamle, bazı önemli soruları da beraberinde getiriyor. Yunanistan, sınırında inşa ettiği çelik bariyerler ve Frontex desteğiyle uyguladığı sert tedbirlerle, düzensiz göçmenleri Türkiye’ye geri itiyor. Bu durumda, Türkiye’nin kendi sınırına duvar örmesi, bu göçmenlerin ülkemizde sıkışıp kalmasına yol açabilir.

Türkiye, Avrupa’nın göçmen tampon bölgesi değildir. Bu duvarlar, sadece yasa dışı göçü değil, aynı zamanda Yunanistan’ın geri ittiği göçmenlerin Türkiye’de mahsur kalmasını da sağlayacaktır. Milli güvenliğimizi sağlamak için önlemler almalıyız; ancak bu önlemler, Avrupa’nın yükünü hafifletmek için değil, kendi çıkarlarımızı korumak için olmalıdır.

Eğer bir duvar inşa edilecekse, bu, Yunanistan’ın kendi sınırında yapması gereken bir bariyer olmalıdır. Sınır güvenliği politikalarımız, Avrupa Birliği’nin çıkarlarına hizmet eden değil, Türk milletinin haklarını önceleyen bir yaklaşımla şekillendirilmelidir.

Ayrıca, inşa edilecek duvarın Karaağaç bölgesini ekolojik olarak etkileyeceği ve tarıma zarar verebileceği endişeleri de dile getirilmektedir. Bu durum, bölgedeki tarım faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir ve yerel ekonomiye zarar verebilir.

Edirne Valisi Yunus Sezer’in açıkladığı 8,5 kilometrelik sınır duvarı projesi, göçmen geçişlerini engellemek amacıyla inşa ediliyor. Ancak, bu duvarın gerçekten Türkiye’nin güvenliği için mi yoksa Avrupa’nın sınırlarını korumak adına mı yapıldığı büyük bir soru işareti. Yunanistan yıllardır sınırlarına çelik bariyerler inşa ediyor, Frontex desteğiyle düzensiz göçmenleri geri itiyor. Bu durumda Türkiye’nin kendi sınırına duvar örmesi, aslında Yunanistan’ın politikalarını kolaylaştıran bir hamle olabilir mi?

Göçmenler zaten su olmayan yerden geçmiyor!

Karaağaç bölgesi, göçmenlerin sık kullandığı bir güzergâh değil. Zira göçmenler, polis ve askerin yoğun olduğu Kastanies bölgesinden geçmeyi tercih etmiyorlar. Asıl geçiş noktaları Uzunköprü, Elçili, Doyran ve Kapıkule altı gibi bölgeler. Karaağaç’a inşa edilen duvar, daha çok “Bakın, biz önlemimizi aldık!” mesajı vermek amacı taşıyor olabilir. Edirne sınırında başka duvar yapılacak alan da pek yok, çünkü sınır çizgisi zaten belli ve Enes’e kadar geniş bir alan kaplamıyor.

Duvar en az iki yıl sürecek, peki bu süre zarfında ne olacak?

Bu duvarın tamamlanması en az iki yıl sürecek. Peki, bu süre boyunca sınır güvenliği nasıl sağlanacak? Şu an sınırdan her gece yüzlerce kişi geçiyor. Devletin göçmen geçişlerine dair refleksi ise belli; İHA’lar ancak belirli noktaları izleyebiliyor, birçok göçmen zaten göz ardı ediliyor. Sınır boyunca askeri yığmak da mümkün değil. Gerçekte önlem alınıyor mu, yoksa kamuoyuna bir güvenlik algısı mı yaratılıyor, bu sorunun da cevaplanması gerekiyor.

Yunanistan ve Bulgaristan eskisi gibi cazip değil!

Bulgaria’nın Schengen Bölgesi’ne katılması ve Avrupa Birliği’nin göçmen politikalarını sıkılaştırması nedeniyle artık ne Bulgaristan ne de Yunanistan eski çekiciliğini koruyor. Göçmenlerin geçiş rotalarında ciddi değişiklikler yaşanıyor. Ancak bu duvarın asıl hedefinin göçmenler mi yoksa uyuşturucu kaçakçılığı mı olduğu sorusu akıllara geliyor.

Uyuşturucu kaçakçılığı mı hedef alınıyor?

Bulgaristan’dan uyuşturucu geçişi oldukça zor çünkü sınır ile yol arası oldukça uzak. Bulgaristan tarafında belli köyler var ve buralar zaten güvenlik güçleri tarafından yakından izleniyor. Ancak Yunanistan’da durum farklı. Yerleşim yerleri sınır hattına çok yakın ve kaçakçılar için daha elverişli. Jandarma ve asker göçmenleri yakalamaya öncelik vermediği için bu rotalar kaçakçılık açısından avantajlı hale geliyor. Eğer bu duvar kaçakçılığı önlemek için yapılıyorsa, neden yalnızca Karaağaç bölgesine odaklanıldığı sorulmalı.

Türkiye Avrupa’nın tampon bölgesi olmamalıdır!

Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlaması elbette önemlidir, ancak bu önlemler Avrupa’nın göç ve güvenlik politikalarına hizmet etmemelidir. Eğer bir duvar inşa edilecekse, bu Türkiye’nin değil, düzensiz göçmenleri geri iten Yunanistan’ın yapması gereken bir bariyer olmalıdır. Ayrıca, duvarın Karaağaç bölgesini ekolojik olarak nasıl etkileyeceği ve tarım arazilerine vereceği zararlar da göz ardı edilmemelidir.

Özetle, Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeli ve Avrupa Birliği’nin yükünü hafifletmeye yönelik politikalar yerine, milli güvenliği önceliklendiren çözümler üretmelidir.


Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

3 thoughts on “Hudut Namustur, Ancak Sorulması Gereken Sorular Var !

  1. Hudut namustur, evet! Ancak sorulması gereken çok önemli sorular var. Avrupa, Yunanistan’ın zalim geri itme politikalarına göz yumarken, Türkiye’yi tampon bölgeye dönüştürmeyi mi hedefliyor? Türk devleti kendi milli menfaatlerini düşünerek hareket etmelidir. Avrupa Birliği’nin talepleriyle değil, Türk milletinin haklarıyla çizilen bir politika izlenmelidir!

  2. Türkiye’nin kendi sınırına duvar örmesi, Yunanistan’ın geri ittiği göçmenlerin ülkemizde sıkışmasına neden olabilir. Bu durum, milli çıkarlarımızı nasıl etkiler? Ayrıca, duvarın Karaağaç bölgesine ekolojik ve tarımsal etkileri de göz ardı edilmemelidir.

  3. Sınır güvenliği önemli bir konu ancak sorulması gereken asıl soru, bu duvarın kime hizmet edeceğidir. Yunanistan yıllardır düzensiz göçmenleri geri itiyor ve Avrupa’nın sınırlarını koruyor. Türkiye’nin kendi sınırına duvar örmesi, bu göçmenlerin ülkemizde sıkışıp kalmasına neden olacaksa, burada ciddi bir strateji hatası var demektir.

    Ayrıca, duvar inşasının en az iki yıl süreceği düşünüldüğünde, bu süre boyunca sınır güvenliği nasıl sağlanacak? Zaten her gece yüzlerce kişinin geçtiği bir hatta, göçmen hareketliliğinin nasıl önleneceği belirsiz. Karaağaç bölgesine çekilen duvarın sadece sembolik bir adım mı olduğu, yoksa gerçek bir güvenlik tedbiri mi olduğu da sorgulanmalı.

    Öte yandan, bu duvarın asıl hedefi göçmenler mi yoksa uyuşturucu kaçakçılığı mı? Eğer amaç uyuşturucuyla mücadele ise, öncelikle Yunanistan’daki yerleşim yerlerine yakın kaçakçılık rotalarına odaklanılmalı. Bulgaristan’dan kaçakçılık zor çünkü sınır ile yerleşim alanları arasında mesafe var ve zaten güvenlik güçleri belli noktalarda önlem alıyor.

    Türkiye, Avrupa’nın tampon bölgesi olmamalıdır! Eğer sınır güvenliği sağlanacaksa, bu Türkiye’nin değil, düzensiz göçmenleri geri iten Yunanistan’ın yapması gereken bir bariyer olmalıdır. Tarım arazileri ve ekosistem üzerindeki etkileri de hesaba katılarak, bu konuda daha akılcı ve milli menfaatleri ön planda tutan çözümler üretilmelidir.

Sizinle ne düşündüğümüzü paylaştığımız gibi, sizin düşüncelerinizi de duymak istiyoruz! Yorumunuzu paylaşın, geri bildiriminizi bekliyoruz!

Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin