Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er:“Edirne’de çocukların eğitimi ile yeteri kadar ilgilenilmemiş, çocukların yeteri kadar üzerine düşülmemiş. Edirne şehircilik açısından da çok daha iyi olmak zorunda.”

0

Rehber Öğretmenim, Psikolojik Danışman Murat Er: “Edirne’de çocukların eğitimi ile yeteri kadar ilgilenilmemiş, çocukların yeteri kadar üzerine düşülmemiş. Edirne şehircilik açısından da çok daha iyi olmak zorunda.”

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: “Edirne’de çocukların eğitimi ile yeteri kadar ilgilenilmemiş, çocukların yeteri kadar üzerine düşülmemiş. Edirne şehircilik açısından da çok daha iyi olmak zorunda.”

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: “Edirne’de çocukların eğitimi ile yeteri kadar ilgilenilmemiş, çocukların yeteri kadar üzerine düşülmemiş. Edirne şehircilik açısından da çok daha iyi olmak zorunda.”

Kendinizi tanıtır mısınız?

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: Elazığ doğumluyum. 28 yıl Elazığ’da yaşadıktan sonra Trakya’ya geldim ve 11 yıldır Trakya’da görev yapıyorum. Rehber Öğretmenim. Psikolojik Danışmanım. 11 yıldır özel eğitim sektörünün içerisinde; öğrencilerimizi gerek sınava hazırlamak gerekse de hayata hatırlamak noktasında çalışmalar yapıyorum. Amacımız öğrencilerimizin öncelikle iyi bir insan olması; daha sonra da hayal ettikleri lisede, üniversitede öğrenimlerine devam etmeleri. Bunun için gecesini gündüzüne katarak çalışan idealist bir psikolojik danışman ve rehber öğretmenim. Edirne’ye gelmezden önce 7 yıl Çorlu’da görev yaptım. İstanbul’da büyük kurum ve kolejlerde çalışmalar yürüttüm. Şu anda da Edirne’de Dinamik Özel Öğretim Kursunda, 6. Sınıftan, 12.sınıfa kadar profesyonel eğitim verme görevimi sürdürüyorum.

  • Bir rehber öğretmen olarak Edirne’deki öğrencilerin potansiyelini değerlendirmenizi rica ediyoruz.
Amacımız öğrencilerimizin öncelikle iyi bir insan olması; daha sonra da hayal ettikleri lisede, üniversitede öğrenimlerine devam etmeleri.

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: Önce şunu ifade edeyim, Edirne’deki öğrencinin de, Urfa’da ki öğrencinin de, İstanbul’da kinin de Bursa’da kinin de sorunu üç aşağı beş yukarı aynıdır. Burada önemli olan öğrenci size sorunla gelmeden onu anlamak ve sorununa derman olmaya çalışmak. Tecrübemizle bunu yapmaya gayret ediyoruz. Edirne’nin eğitim bayrağını bir adım daha ileri taşımak için elimizden geleni yapıyoruz. Edirne’deki öğrenciler, birlikte çalıştığımız çocuklar potansiyeli yüksek, çalışkan çocuklar. Ancak diğer illerle mukayese ettiğimizde buradaki çocuklar da fazlasıyla rahatlık ve rehavet gözlemliyorum. Bu durum Trakya bölgesine, Edirne’ye, buranın insanına has bir durum. Bunu kabul edilebilirim ama biz çocuklarımızın bundan sıyrılmasını arzu ediyoruz. İstanbul’da çalışırken öğrenciler bizden daha fazla ders almak için peşimizden koşuyordu, biz burada öğrencinin peşinden koşuyoruz ki, ona daha fazla ders verelim, eksiklerini giderelim. Edirne’ye eğitim manasında gerçekten az hizmet geliyor. Edirne eğitim konusunda bir mahrumiyet bölgesi gibi. İstanbul’da çocuklar çok daha fazla danışmanlık, seminer hizmetinden faydalanıyor, kaynaklara kolayca ulaşıyorlar ve daha fazla eğitim kurumu ile çalışabiliyorlar. Edirne’de eğitim öğretim yapmaya başladıktan sonra elimizden geldiğince farklı etkinlikler yapmaya gayret ettik. İstanbul’da kurumların yaptığı ‘gerçek sınav, gerçek mekân’ uygulamasını Edirne’de hayata geçirdik. Yaptığımız sınavları ayda bir kez, Pazar günü; gerçek sınav saatinde çocukları gerçek bir üniversite sınavına tabi tutuyoruz. Her ayın son Pazar günü çocuklar, üniversitede sınavında önlerine gelecek soru kitapçığı, cevap anahtarı ile üniversite sıralarında tıpkı gerçek bir sınavdaymış gibi ter döküyorlar. ÖSYM’nin yayınlamış olduğu cevap anahtarını birebir kullanıyoruz, telefon ile içeriye girmelerine müsaade etmiyoruz hatta gerçekçiliği arttırmak için sınav binasına girmeden önce güvenlik görevlisi kıyafetleri ile çocukların üzerlerini arıyoruz. Aynı zamanda çocuklarımızı yılın belirli dönemlerinde, özel üniversitelerde kampa götürüyoruz. 10 gün boyunca orada konaklıyoruz. Yeme, içme, gitme, gelme her şey ücretsiz olacak şekilde 300 tane çocuğumuza bu imkânı sağlıyoruz. Toparlayacak olursak, Edirne’de çocukların eğitimi ile yeteri kadar ilgilenilmemiş, çocukların yeteri kadar üzerine düşülmemiş. Biz, elimizden geldiğince bunu gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.

  • Geçtiğimiz yıl üniversite sınav sisteminin değişmesi çocukları nasıl etkiledi?
Önce şunu ifade edeyim, Edirne’deki öğrencinin de, Urfa’daki öğrencinin de, İstanbul’dakinin de Bursa’dakinin de sorunu üç aşağı beş yukarı aynıdır. Burada önemli olan öğrenci size sorunla gelmeden onu anlamak ve sorununa derman olmaya çalışmak.

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: Geçen yıl çok büyük bir kaos ve çok büyük bir hengame yaşandı. Biz planlı ve programlı bir toplum değiliz. Eğitim politikamız da bundan her daim nasibini alıyor. Akşam yatıp, sabah kalktığınızda bir şeylerin değiştiğini görmeniz çok mümkün oluyor.  Geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımız bir uçak yolculuğu esnasında gazetecilerden birinin eğitim sistemi ile ilgili sorusuna cevap verirken, çocukların yarış atı gibi görülmesini yanlış bulduğunu ve sistemin düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim sistemimizde ki hatalardan birini tespit edip çözüm üretilmesi gerektiği konusunda haklı idi. O gece Sayın Milli Eğitim Bakanımız bu röportajdan vazife çıkartarak, sınav sistemini değiştirdiğini beyan etti. YÖK Başkanı da bu minvalde bir uygulamaya imza attı. Yani araba çalışırken parça değiştirdik. Şunu demek istiyorum uygulama güzel ama zamanlamasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Eğitim-öğretim yılının başladığı bir dönemde, çocuklar sınava hazırlanırken, sınav sisteminin değişmesi elbette öğrenciler için psikolojik açıdan bir zorluk yarattı. Yıkılan sistemin yerine getirilen yeni sistemin detaylarının hemen açıklanmaması, yaklaşık olarak 2 ay boyunca çalışmaların devam etmesinden dolayı da, hem öğrencilerimiz hem velilerimiz sıkıntılı süreçler geçirdiler. Geçen yıl kaos dolu bir yıl yaşadık ama bu yıl sistem yavaş yavaş yerine oturmaya başladı.

  • Edirne’yi bir eğitimci gözü ile incelediğinizde ne gibi sorunlar görüyorsunuz?
Edirne İl Sağlık Müdürümüz Ali Cengiz Kalkan Bey’den duyduğum çok güzel bir söz var. Kendisi Edirne’yi tarif ederken, yeraltı, yer üstünden daha zengin şehir olarak ifade ediyorlar. Müthiş bir tespit. Yerin altında Edirne’nin ev sahipliği yaptığı büyük uygarlıklar, Bizans ve tabi ki Osmanlı İmparatorluğu var. Osmanlı’ya başkentlik yapmış Edirne’nin tarihine ve geçmişine maalesef yer üstündeki insanlar yeteri kadar sahip çıkamıyorlar.

Rehber Öğretmen, Psikolojik Danışman Murat Er: Edirne İl Sağlık Müdürümüz Ali Cengiz Kalkan Bey’den duyduğum çok güzel bir söz var. Kendisi Edirne’yi tarif ederken, yeraltı, yer üstünden daha zengin şehir olarak ifade ediyorlar. Müthiş bir tespit. Yerin altında Edirne’nin ev sahipliği yaptığı büyük uygarlıklar, Bizans ve tabi ki Osmanlı İmparatorluğu var. Osmanlı’ya başkentlik yapmış Edirne’nin tarihine ve geçmişine maalesef yer üstündeki insanlar yeteri kadar sahip çıkamıyorlar. İnsanlar Avrupa’dan Türkiye’ye ilk giriş yaptıklarında Edirne’yi görüyorlar. Biz Avrupa’ya açılan pencereyiz. Mağazaya girerken vitrine bakmak gibi değerlendirebiliriz. Edirne şehircilik açısından çok daha iyi olmak zorunda. Anadolu’da herhangi bir kenti gezerken, Edirne’den daha ‘batı’ ili olduğunu görüyorum. Edirne belediyecilik açısından ve şehir gelişimi açısından Anadolu’daki birçok ilden daha geri durumda diyebilirim. Edirne’nin nehirleri bile başlı başına bir zenginlik kaynağı. Bırakın nehirler üzerinde sandallar gezdirip, oradan bir nostalji çıkarmayı; nehirleri temizleyecek durumda bile değiliz. Bu üzücü bir durum. Edirne’ye geldiğimde şunu gördüm, turistlerin gezebileceği mekan sayısı çok kısıtlı. Meriç ve Tunca nehirleri, Karaağaç, Saraçlar, Sağlık Müzesi… Sonrası maalesef yok. Hal böyle olunca, atıl durumda olan eserleri göz önüne çıkarmayınca yerinizde sayıyorsunuz. Oysa Edirne’de çok daha fazla potansiyel var. Kullanmak gerekiyor. Birçok tarihi yerimiz var ama tanıtmak noktasında çok eksik kalıyoruz. Eğitimde olduğu gibi, Edirne’de çocuklarla nasıl ilgilenilmedi ise bu şehri yönetenler de Edirne ile ilgilenmemiş. Eğitimdeki sorunla aynı olduğunu düşünüyorum. Yine başka bir sorun, Edirne’de yemek kültürünü öne çıkarmak konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Eşinizle dostunuzla yemek yemeye çıktığınızda ciğer ve köfte haricinde yiyecek bir şey bulamıyorsunuz. Netice itibariyle Edirne’ye has, yöresel tatları daha fazla ön plana çıkarmak zorundayız. Edirne’deki tarihi değerlerimizi ön plana çıkarmak zorundayız. Kaleiçi’ndeki tarihi evleri de, Balkan Şehitliğini de önce genç nesle anlatmak, öğrencilerimize Edirne tarihini aşılamak zorundayız. Biz eğitimci olarak üstümüze düşeni ancak bu şekilde yerine getirebiliriz. Çocuklar neyin ne olduğunu bilecekler, Edirne’nin ne kadar önemli bir şehir olduğunu idrak edecekler ki bunun bilinci ile daha çok çalışsın ve başarılı olsunlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir