Yüksek enflasyon karşısında ki en iyi yatırım; altın
- Sizi tanıyabilirmiyiz?
Aytuğ Dedeoğlu: 1997 yılında Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde doğdum. Mustafa ve Serpil Dedeoğlu’nun oğluyum. Küçük yaşlardan beri dükkânda bulunduğum için kuyumcu tezgâhının arkasında büyüdüm diyebilirim. İstanbul Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdim. Daha sonra dedemin babası Mustafa Dedeoğlu’nun 1930’lu yıllarda başlattığı, ailemizin ata mesleği olan kuyumculuk işini devam ettirmek için Edirne Saraçlar Caddesinde açtığımız Dedeoğlu Kuyumculuk mağazamızda tezgâhın arkasındaki yerimi aldım.
- Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi gibi seçkin bir okulu bitirdikten sonra neden kuyumculuk mesleğini seçtiniz?
Aytuğ Dedeoğlu: Mimarlık okumak istediğim bir bölümdü. Onu da bitirmiş olmam tabi ki benim için büyük bir avantaj oldu. Mimarlık, her ne kadar benim için çok keyifli olsa da az önce de söylediğim gibi daha boyum tezgâha yetişmezken kuyumculuğun içerisindeydim. Yani tezgâhın arkasında büyüdüm, dolayısıyla mesleğimi de çok seviyordum.
- Dedeoğlu ailesi güvenilir ve köklü bir aile olması ile tanınıyor. Dedeoğlu ailesini bir de sizden dinleyebilirmiyiz? İstanbul gibi büyük şehirler dururken neden Edirne ve özellikle de Saraçlar Caddesinde ki bu tarihi iş yerini seçtiniz?
Aytuğ Dedeoğlu: Biz Dedeoğlu ailesi olarak uzun yıllardır esnaflık alanımızı Uzunköprü’nün dışına genişletmek istiyorduk. Ama her şeyden önce Trakya
Bölgesi bizim topraklarımız. Gelişimi bizim toprağımız olan Edirne’den başlatmanın uygun olacağını düşündük.
Kuyumculuk bizim ata mesleğimiz. Büyük dedem Mustafa Dedeoğlu, 1912-1913 Edirne savunmasında bulunmuş. Büyük kahraman Mehmet Şükrü Paşanın emri altında Türk tarihinin en büyük destanlarından birinin yazılmasına şahitlik etmiş. Daha sonraki yıllarda Çanakkale savaşına katılmış. Savaş dönüşü Uzunköprü’ye yerleşmiş. Mustafa Dedeoğlu 1930’lu yıllarda Uzunköprü’nün Gazi Caddesinde manifatura, tuhafiye işi yaparak esnaflık hayatına başlamış. Zamanla çekmece kuyumculuğunu da esnaflık alanına eklemiş. Çevresinde dürüstlüğü ve doğruluğu ile tanınan büyük dedem uzun yıllar esnaflık hayatına devam etmiş.
Eskiden taşralarda, kuyumcu dükkânlarının vitrinlerinde ürün sergileme alanı yokmuş. Büyük dedem gibi vasıflara sahip esnaflar çekmecelerinde çeyrek altından küpe, yarım altın, Reşat veya Hamit lira ya da beşibiryerde bulundurup alım satımı da yapıyorlarmış. Buna ‘Çekmece Kuyumculuğu’ deniyormuş.
Atamız, Mehmet Şükrü Dedeoğlu, Mustafa Dedeoğlu’nun oğluydu. Mustafa Dedeoğlu çok sevdiği komutanı Mehmet Şükrü Paşanın ismini oğluna vermişti. Mehmet Şükrü Dedeoğlu 1945 li yıllarda babasının mesleğine sahip çıkarak devam ettirmiş. Mehmet Şükrü Dedeoğlu sade, dürüst ve doğru bir ticaret anlayışına sahip, ticareti namus olarak Kabul eden birisi imiş. Sektörün çekmece kuyumculuğundan, takı kuyumculuğuna dönüşmesine şahit olmuş. İkinci nesil olan Mehmet Şükrü Dedeoğlu, 1981 yılına kadar, perakende satış kuyumculuğu ticaretini, Uzunköprü’de ki Gazi Caddesinde sürdürmüş.
Üçüncü kuşağın büyük abisi İlker Dedeoğlu 1981 yılında mağazayı devir almış. Aynı Müşteri memnuniyetine inanılmaz bir şekilde önem vererek, firmanın ivmesini, yukarı doğru çıkarmış. Ailenin de doğal olarak başına geçmiş. Ailenin ve firmanın lideri olarak zekâsı ve çalışkanlığını başarılı olmak gayesiyle ortaya koymuş. 1986 yılında kutsal vatan hizmetini bitirip, abisinin yanına gelen, torun babam Mustafa Dedeoğlu, iki kardeşin kader birliğinin başlangıcına imza atmış. İlker ve Mustafa Dedeoğlu kardeşler aynı dedeleri Mustafa Dedeoğlu ve de babaları Mehmet Şükrü Dedeoğlu gibi çevrelerinde, dürüst, doğru kişilikleri ile saygınlık kazanmışlar ve kazanmaya devam ediyorlar. Firmanın perakende sektöründe ünlenmesine çalışkanlıkları ve mücadele güçleriyle katkı yapıyorlar.
Müşteri memnuniyeti odaklı satış için, doğru tedarik ve doğru fiyat, politikalarına, çok önem veriyorlar. Hali hazırda güler yüzlü takı satışını, personelleriyle birlikte uyguluyorlar. Dedeoğlu kuyumculuk çalışan personelleriyle beraber, aslında kocaman bir ailedir. Bu nedenle de oldukça da başarıdır. Atalarımızın bize bıraktığı asıl sermaye prensipleri ve dürüstlükleridir. Aynı düstur ile çalışan İlker amcam ve Mustafa babam, Dedeoğlu kuyumculuğun karakterini oluşturdular. Bu oluşum sonucu pazar hacimleri büyüdü. Etraflarındaki il ve ilçelerden, Yunanistan, Bulgaristan başta olmak üzere Balkan ülkelerinden gelen misafirlerimize, zengin ürün çeşitleri, güler yüzlü ve güven verici tarzlarımızla Uzunköprü’de ve Edirne’deki iş yerimizle hizmet veriyoruz.
Dedeoğlu kuyumculuğun hizmetteki amacı, firmamızın köklü geçmişini modern geleceğe taşırken, kurumsallaşarak, müşterilerimizle el ele karşılıklı güven ve de memnuniyetle daha da büyümektir. Bizimle alışveriş yapan her insanın, mutlu anılarla aklında kalabilmek en büyük gerçek hedefimizdir. Müşterilerimizin içindeki duygularına ulaşabilmek bizim için çok önemlidir ve bu duyguları takıya dönüştürmek te bizim işimizin tacıdır. Dolayısıyla Dedeoğlu kuyumculuğun var oluş amacı da budur zaten.
- Mücevher alırken nelere dikkat etmeliyiz, neden birikimlerimizi altın olarak değerlendirmeliyiz?
Aytuğ Dedeoğlu: Şu şekilde sıralayabilirim.
– Alışveriş yapılan mücevher mağazasının güven ve süreklilik arz ediyor olması.
– Mağazanın kurumsal uygulamalarının ve müşteri memnuniyeti odaklı politikalarının olması.
– Satış danışmanının mücevher konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olması. Ürün hakkındaki sorularınıza net yanıt verebilmesi.
– Satın almış olduğunuz ürünün tüm detaylarını içeren “Garanti Sertifikası ‘nın olması.
– Alışveriş yapılan mücevher mağazasında; ürün bakım, onarım, iade ve değiştirme işlemlerinin yapılabilir olması.
– Model ve çeşit açısından mağazanın zengin ürün çeşitlerine sahip olması.
Yatırımlık olarak tercihinizi altın yönünde yapmanızı tavsiye edebilirim. Yatırım araçları arasında en güvenilir, dengeli ve değerli olanı altındır. Dünyanın global ekonomisine bağlı olduğu için, yani tek bir ülkeye, tek bir millete, tek bir halka bağlı olmayıp genel dünya ekonomisine bağlı olduğu için daha dengeli bir hareketi vardır. Her zaman değerini korur ve uzun vadede kar ettirir. Savaş zamanı bile geçerli olan tek para birimi her daim altın olmuştur, adeta insanlıkla harmanlanmıştır.
Altının tarihsel gelişimine bakacak olursak, milattan önce 5000’li yıllara kadar uzanıyor. O çağlardan itibaren altın takıları, altın eşyaları görmek mümkün. Yine milattan once 5. ve 4. yüzyıllarda altın para birimi olarak ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır. Yani tarih boyunca gerek güzelliği gerekse değerinden dolayı altını hem işin yatırım kısmında, hem de mücevherat kısmında görebiliriz. Temelde insanlığın lüks gösteriminin bir dışa vurumu olan altının tarihi, insanlık tarihi kadar eskiye dayanıyor. Kuyumculuk sanatı da altınla eşzamanlı olarak gelişim sergilemiştir. Kuyumculuk tarihin tüm evrelerinde bir gelenek olarak var olmuş önemli bir sanat ve zanaattır. Şöyle ki, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa 20’şer yılda geçilen, bir kimsenin 40 yıllık bir eğitim ve gelişim sürecinden sonra “usta” olarak adlandırılabildiği çok kutsal bir meslektir.
Kısacası bu kutsal mesleği ata mesleği olarak devam ettiren Dedeoğlu ailesi ve çalışanları, mağazalarında Ahî Evran’ın duasında belirttiği gibi “Ey Rabbimiz! Bizleri alırken satanı gözeten, satarken alanı gözeten, ölçüye ve tartıya dikkat eden, sözüne ve işine güvenilir, emin kimselerden eyle” düsturuna bağlıdır.
Edirne şubemizde çok değerli bölge insanımıza hizmet verdiğimiz gibi, bütün Balkanlar’a hizmet veriyoruz. Müşterilerimizi mağazalarımıza biz Dedeoğlu ailesiyle tanışmak için bekliyoruz.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.