Fransa bile Uygur Türkeri’ne yönelik uygulamaları ‘Soykırım’ olarak tanırken Türkiye hala neyi bekliyor?
Fransa bile Uygur Türkeri’ne yönelik uygulamaları ‘Soykırım’ olarak tanırken Türkiye hala neyi bekliyor?
- Fransa’da Ulusal Meclis, Çin’in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını ‘soykırım’ olarak tanıma kararını kabul etti.
- TBMM İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı mezalime karşı TBMM’nin ortak bir karar alması gerektiğini söyledi.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Uygur Türkleri yorumu ise: “Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız” demekle yetiniyor.
Çin’in Uygurlara karşı uygulamalarını soykırım olarak nitelendiren karar tasarısı 1 hayır oyuna karşı 169 evet oyuyla kabul edildi. Meclis, hükumetten aynı kararı almasını ve buna ilişkin açıklama yapılmasını talep etti.
Fransız Meclisi, Çin’in Uygurlara soykırım yaptığını kabul eden 9’uncu meclis oldu.
Çin’in Uygur Türklerine yönelik uyguladığı zorla çalıştırma, genel gözetim, işkence, toplu gözaltı, kitlesel ve zorla kısırlaştırma politikaları uluslararası kamuoyu tarafından Uygur kültürünün ve kimliğinin yok edilmesi olarak nitelendiriliyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü, Çin’in ‘eğitim kampı’ olarak nitelendirdiği toplama kamplarında tutuluyor.
Alman Antropolog Adrian Zenz’ina bir araştırmasına göre yarım milyon Uygur Türkü, Çin pamuğunun yüzde 85’inin üretildiği bölgedeki pamuk tarlalarında zorla çalıştırılıyor.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü 2021’de yayımladığı raporda, dünyaca ünlü 83 markanın Uygur Türklerinin zorunlu işçiliğinden faydalandığı açıklanmıştı.
Çin ise terörizmle mücadele adı altında uyguladığı politikalara yönelik tüm suçlamaları reddediyor.
TBMM İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı mezalime karşı TBMM’nin ortak bir karar alarak uluslararası topluma ilan etmesi gerektiğini belirterek, taleplerini iletmek üzere Meclis Başkanı’ndan randevu aldıklarını söyledi.
Tatlıoğlu açıklamasında şunları söyledi:
“Bütün insan haklarını yok sayan bir uygulamanın uzun süredir şahidiyiz. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan Çin zulmü, Çin Halk Cumhuriyeti’nin baskıcı politikalarını giderek derinleştirmesi sonucunda uluslararası bir boyut kazanmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Uygur Türk halkına karşı uygulanan planlı ve sistematik mezalimin sonucunda uluslararası toplum harekete geçmiştir.
Bu kapsamda ilk olarak, BM İnsan Hakları Konseyine üye ülkeler tarafından Çin’in, Sincan Uygur Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik insanlık dışı uygulamalarını kınayan bir mektup yayımlanmıştır. Daha sonra Almanya’nın BM Daimî Temsilcisi Christoph Heusgen tarafından 6 Ekim 2019 tarihinde deklare edilen ve aralarında ABD, İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya’nın da bulunduğu 39 ülke tarafından imzalanan ortak açıklamada, “Çin tarafından toplama kamplarında zorla tutulan Uygur Türklerinin derhal serbest bırakılması” çağrısı yapılmıştır.
ABD ise müstakil olarak, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslüman Uygur Türkleri’ne yönelik baskı politikalarından dolayı Çin’e karşı yaptırım öngören tasarıyı Senato’dan ve Temsilciler Meclisi’nden geçirmiş, 17 Haziran 2020 tarihinde ABD başkanının onayı ardından yürürlüğe koymuştur.
Finlandiya Başbakanı Sanna Marin ise resmi twitter hesabından 4 Şubat 2021 tarihinde yaptığı açıklamada Çin’in Uygur halkına yönelik baskıcı politikalarına dikkat çekerek “Ticaret ve ekonomi, bu zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz” ifadesinde bulunmuştur.
Son olarak Kanada Federal Parlamentosu, 23 Şubat 2021 tarihinde, Çin’in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını ‘soykırım’ olarak tanımlayan yasayı onaylamış, Hollanda parlamentosu ise 25 Şubat 2021 tarihinde, Çin’deki Uygur Türklerine yönelik uygulamaları soykırım olarak nitelendiren karar teklifini kabul etmiştir.
9 Aralık 1948’de kabul edilen ve 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren sözleşme bir ulusal etnik, ırksal veya dini temelde tanımlanabilecek bir grubun sırf o grup olduğu için imha edilmesine yönelik aşağıdaki beş eylemden herhangi birinin varit olması hâlinde fillerin soykırım olarak tanınmasına imkân vermektedir.
Bu çerçevede aşağıda fiiller soykırım olmasına esas teşkil etmektedir.
- Bir grubun üyelerinin öldürülmesi.
- Grup üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar verilmesi.
- Grubun tamamen veya kısmen fiziken yok edilmesine makul olarak yaşam koşullarının helaldar edilmesi.
- Grup içinde doğumları önlemeye yönelik tedbirlerin uygulanması.
- Grubun çocuklarının başka bir gruba zorla transfer edilmesi.
Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminin Uygur Türkleri’ne uyguladığı mezalim birden fazla boyutuyla sözleşmenin alınan koşullarını karşılamakta olup, söz konusu fiiller insanlığa karşı suç hatta soykırım olarak tanımlanacak boyutlara gelmiştir. İYİ Parti olarak bu mezalimin TBMM’nin ortak bir karar alması ve bu kararı TBMM sahip olduğu irade ile uluslararası topluma ilan etmesini talep ediyoruz. Meclis Başkanı’mızdan randevu aldık kendilerine bu talebi ileteceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Uygur Türkleri yorumu ise: “Çin’in toprak bütünlüğüne saygılıyız” demekle yetiniyor. Uygur Türklerinin Çin’in eşit vatandaşları olarak refah, özgürlük ve huzur içinde yaşamalarının Türkiye açısından önemine dikkat çekerek, Türkiye’nin Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan saygısını dile getiriyor.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.