İlker Börekçi: “Avrupa’da 2 milyon civarında Türk vatandaşı yaşıyor. Türk topluluğu nerede yaşıyorsa orası Turan’dır”
İlker Börekçi: “Avrupa’da 2 milyon civarında Türk vatandaşı yaşıyor. Türk topluluğu nerede yaşıyorsa orası Turan’dır”
• Sizi tanıyabilirmiyiz? Turan Devletleri Teşkilatı Tekirdağ İl Başkanı İlker Börekçi kimdir?
İlker Börekçi: Zonguldak Ereğli ilçesi doğumlu Yüksek İnşaat Mühendisiyim.
İlk Okul, Orta Okul ve Liseyi Ereğli’de okudum, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. Daha sonra, bir buçuk sene Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Yüksek lisansımı tamamlayıp alanımda uzmanlaştım.
İki yıl üniversitede öğretmenlik yaptım.
Dağ, Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığında bir yıl eğitim gördükten sonra, Genelkurmay’a bağlı NATO birliklerinde Kıdemli Subay olarak askerlik görevimi bitirdim.
Çerkezköy ve Tekirdağ’da İnşaat Mühendisliği ve müteahhitlik yapıyorum.
Turan Devletleri Tekirdağ İl Başkanıyım.
Meslek hayatım boyunca mühendis ve müteahhit olarak yedi tane cami, dört tane okul, yirmi tane fabrika yaptım. Binlerce inşaat projesi çizdim.
Öğrencilik yıllarımda Allah rahmet eylesin halkçı Bülent Ecevit hayranı idim. Ecevit’in vefatı ile o konektörün ideolojik anlamda yön değiştirdiğini gördüm yeni arayışlar içine girdim.
Zaman içinde Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sürgün Hükümeti Başbakanı, Uygur Federasyonu ve Turan Konfederasyonu Genel Başkanı Sayın Erkin Sabit Bey ile Turan Devletleri Teşkilatı Genel Başkanı Sayın
Murat Çobanoğlu ile yani Turan fikri ile tanışıp politik parti siyasetlerinin ötesinde Turancı oldum.
• Turan deyince ne anlıyorsunuz? Turan anlatır mısın bize?
İlker Börekçi: Turan nedir? Turancılık ne demektir? Çoğu insan bu kavramları duyunca niçin korkuyor? Turancılık korku veren bir kavram değildir, aksine insana ve millete güven duyguları hissettiren bir kavramdır. Bu kavram Türk’ün millî tarihinin derinliklerinden günümüze uzanan millî ülküsünü ortaya koyar.
Turan ve Turancılık, Türk tarihinden, Türk kültüründen, Türk sanatından, Türk töresinden, Türk ahlakından, Türk coğrafyasından, kısacası Türk medeniyetinden beslenen Türk’e has millî bir düşünce sistemidir.
Bu, Turan kelimesinin sözlüklerdeki anlamı, “Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları ülkenin adı ve Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtları.” olarak geçer.
Turancılık, bütün Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi bir görüş olarak literatüre girmiş bir kavramdır. Turancılık, Finlandiyalı tarihçi Matthias Alexander Castrén tarafından Ural-Altay kavimlerinin birliğini sağlamak amaçlı ortaya atılmış bir görüş olsa da büyük Türkçü ve Turancı Ziya Gökalp, “Türkçülüğün Esasları” adlı eserinde bu görüşe karşı çıkarak Turancılığın bir kavimler karması olmadığı görüşünü savunur.
Ziya Gökalp, “Turan” şiirinde Turan ve Turancılığı şu dizeleri ile ortaya koyar:
“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.”
Ziya Gökalp, başlangıçta çeşitli felaketlere maruz kalan Osmanlı İmparatorluğunun yok olan maneviyatını tamir etmek üzere, sınırları çok geniş bir vatan ülküsü geliştirir: “Dünyadaki bütün Türklerin bir bayrak altında birleşmesi ideali.” Ziya Gökalp, 1916’dan sonra da Turancılık fikrini kültür, lisan, edebiyat sahalarına taşıyarak “Turancılık, dünyadaki bütün Türkler arasında kültür birliğidir” fikrini savundu.
Bütün Türk topluluklarının birliğini savunan Turancılık adı verilen görüş ilk defa Rusya’da 1905 yılından önce Azerbaycan Türkleri ve Tatar aydınları tarafından ortaya atılmış, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Türkiye’de de geniş yankı bulmuştur. İttihat ve Terakki yönetimi içinde Ziya Gökalp’in başını çektiği Turancı görüşler egemen olmuştur.
Osmanlılar döneminde Türkiye’de dış Türklere yönelik ilgi ve çalışmaların 1890’lı yıllardan sonra başladığını görüyoruz. Fransız tarihçi Léon Cahun’un “Asya Tarihine Giriş: Türkler ve Moğollar” adlı eserinin 1896 yılında Necip Asım, tarafından Türkçe çevrilmesi Türkçü hareketin dönüm noktalarından biri oldu. Daha önce Türkçede özel bir anlam taşımayan Turan kavramı Cahun’un eseri sayesinde yaygınlık kazandı.
Ziya Gökalp’e göre Turan denilen ülke neresidir? Hangi kıtadadır? Gökalp, Turan’ı coğrafî manası ile ele almaz. Gökalp bir mısrasıda “Yüce Turan, güzel ülke, söyle sana yol nerede?” diye soruyor. Çoğu kimselerin sandığı gibi Turan, Orta-Asya olsaydı, Gökalp, bunun yolunu sormazdı. Bilinen yol sorulmaz. Görünen yol kılavuz istemez. Soruya cevabı yine kendisi veriyor ve Turan, “Ne Hint’tedir, ne de Çin’de, Türk ruhunun içindedir” diyor. Buna göre Turan, ne Asya’dır, ne Hindistan, ne de Balkanlardır. Turan Türk’ün ve Türk gençliğinin ruhundadır. Turan, millî ülkümüzün adıdır.
Turancılık, Anadolu ile Orta-Asya’daki Türkleri birleştirmek değildir. Turan, ruhlarda yaşayan millî bir idealdir. Millî sınırlar içinde kalmış, fakat sahipsizlikler, ihmaller ve bilgisizlikler sebebiyle Türklüğünü unutmuş, Türklüğünden haberi olmayan, Türklük bilincine yükselememiş olan Türklerde bir millî şuur uyandırmaktır. Millî sınırlar içinde tek vücut olarak, bir kalp gibi çarpan bir Türk birliği meydana getirmektir. Millî ekonomisiyle, sosyal yapısıyla ve millî kültürüyle tek vücut bir Türk birliği kurmaktır. Turan, Asya’ya gitmek değil, tarımsal üretimi artırmak, fabrikalar inşa etmek, bilim uzmanları yetiştirerek memleketi kalkındırmak, milleti rahata kavuşturmak mücadelesidir.
Turan ve Turancılık, Türk’ün kızıl elmasıdır. Türk dünyasını, Türk milletini her alanda en yüksek refah ve güç seviyesine çıkarma ülküsüne Turancılık diyoruz.
Turancılık ülküsü, şanlı tarihimizin her Türk’e yüklemiş olduğu sorumlulukların özüdür. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Türk dünyasındaki felaketleri bertaraf ederek Türk devletlerinin doğuşunu hazırlayan Turan ülküsü, yaşadığımız çağın şartlarına uygun şekilde yeniden tanımlanmalı ve hayata geçirilmesi günümüz Türk dünyası için çok önemlidir.
Yaşadığımız yüz yıl içerisinde “Turan”ı gerçekleştirmemiz son derece önem arz etmektedir. Çünkü Türk dünyası Türk’ün şahlanışını beklemektedir. İslam âlemi huzuru aramaktadır. Dünyanın mazlum insanları adalet ve yaşam hakkı aramaktadır. Tarihimizin şanlı sayfaları Türk’ün hak, hukuk ve adalet anlayışının nice örnekleri ile doludur.
Turan, Türk devletlerinin Türk topluluklarının bir bayrak altında birleşerek kuracakları bir ülke değildir. Turan ve Turancılık ülküsünün günümüzdeki ilk amacı, Türk devletlerinin sınırlarının birleştirilmesi değildir. Turan, Türk devletlerinin Türk topluluklarının bağımsız ve hür yaşama iradelerini sağlayarak onlarla kültürel ve ekonomik işbirliği geliştirme ülküsüdür. Turan ülküsü, Türk’ün Türk dünyasına serbest dolaşım hakkı sağlama ülküsüdür. Yabancı ülkelere giderken aranan belgeler Türk ülkelerine giderken istenmemelidir. Unutmayalım ki kolaylıkla, rahatlıkla gidemediğimiz yerler bizim değildir. Eğer bunu gerçekleştiremezsek soydaşlık, kardeşlik, ağabeylik, dil, tarih, kültür beraberliği gibi söyleyişler laftan öteye gitmeyecektir. Bunlar gerçekleştirilirse askerî, siyasî, eğitim, kültür ve ekonomik işbirliği kendiliğinden gerçekleşecek, kardeşlik bağları kendiliğinden güçlenecektir. Turancılık hiç şüphesiz Türk devletleri arasında iş birliğini öngörür. İşbirliği arttıkça Türk topluluklarının Turan ülküsüne yaklaşmaları daha da kolay olacaktır.
Türk devletleri ve toplulukları arasındaki ilişkiler geliştikçe hürriyetlerini bekleyen soydaşlarımızın ümitleri de artacaktır. Çünkü bu işbirliği dünya kamuoyunda Türk’ün gücünü de ortaya koyacaktır. Güçlü devletlerin çözemeyeceği bir problem de kalmaz.
Türk milletindeki Turancılık fikrinin nihai hedefini de merhum tarihçimiz Osman Turan “Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi” adlı eserinde şu sözlerle ortaya koyar:
“Türkler millî, İslâmî ve insanî duyguların ahenkli bir terkibi sayesinde böylece bir dünya nizamı dâvâsına bağlanırken bu esaslara göre Allah’ın cihan hâkimiyetini kendilerine emanet ettiğine inanıyorlardı ve bu emanete saygı göstermek suretiyle de bir hânedân, bir sınıf ve zümrenin veya sadece bir milletin değil, hüküm sürdükleri bütün kavim ve dinlerin hâmisi olduklarını düşünüyorlardı. Bu sebeple de Türk imparatorluklarında milliyet, din ve sınıf mücadelelerine rastlanmamış, adalet ve ahenk hüküm sürmüştür. Türk’an Dünya’ya Hakim olması ve düzenini uluslar arası bir kapsamaya alması, İslâmî ve insani esaslar dâhilinde gelişme ve olgunlaşma evrimi bu sayede mümkün olmuştur. Uluğ Türkistan Orta Asya’da kurulmuş Şamanî Türk devletleri yalnız yabancı din mensuplarına İslamiyet’e çağırmamışlardır; bizzat Türkler de bu dinlere girerek türlü cemaatler hâlinde ve ahenk içerisinde bir arada yaşamışlar ve bu suretle tarihte din hürriyetine aidilk ve en güzel örnekleri vermişlerdir.”
Turancılık toplumda yanlış bilinmektedir. Turan kelimesinin iki bin sene önce kullanılan bir coğrafî yer olan Orta Asya’daki Turan ismi ile hiçbir alâkası yoktur. Turan veya Turancılık denince Orta Asya’ya gidileceği, oradaki Türkler ile birleşerek bir Türk devleti kurulacağı anlaşılmamalıdır. Böyle bir şey yoktur. Turan, tamamen bir fikrin sembolik ifadesidir. Turan bir idealdir.
Bizler, hem Anadolu Türklüğünü düşüneceğiz, hem Anadolu dışındaki Türkleri düşüneceğiz. Onların hürriyet ve istikballerini yasal yollardan kazanmalarını isteyeceğiz. Turancılığımızın esasını bunlar teşkil eder.
Turancılık, Birleşmiş Milletler Anayasası, İnsan Hakları Beyannamesi çerçevesinde, diğer topluluklara haklar, hukuklar ve imtiyazlar tanınırken, onların insanca yaşamaları sağlanırken, millî sınırlarımızın dışında kalmış Türklere de bu haklar tanınmasını, bazı imtiyazlar sağlanmasını unutmadan düşünmek, sırası ve zamanı geldikçe onlara haklar ve imtiyazlar tanınmasını istemektir. Kıbrıs’taki Türkler, Batı Trakya’daki Türkler, Balkanlar’daki Türkler bu düşüncenin içinde mütalâa edildiği gibi, İran’daki, Azerbaycan’daki, Doğu Türkistan’daki Uygur Türkler ve Uluğ Türkistan Asya’daki Türkler de aynı fikrin içinde mütalaa edilir. Kıbrıs, Batı Trakya, Balkanlardaki Türklerle meşgul olmak nasıl suç değil, fakat milliyetperverlik kabul ediliyorsa, Asya’daki Türklerle meşgul olmak da, aynı şekilde suç değil, milliyetperverlik kabul edilmesi gerekir.
Günümüzde çoğu insan Turan ve Turancılığı Uluğ Türkistan Orta-Asya’ya gitmek ve Orta-Asya Türkleri ile Anadolu Türklerini bir devlet halinde birleştirmek şeklinde anlamaktadırlar. Hatta bazıları Turancılığı hayalperestlik ve maceracılık olarak kabul ediyorlar ve Turancılığa itibar etmiyorlar, muhalif kalıyorlar, reddediyorlar. Hâlbuki hiç de böyle değildir. Böyle düşünenler Batı kültürü ile beslenmiş, kendi kültüründen uzak kalmış, millî kültürüne ait hiç kitap okumamış, zavallı Türk cahilleridirler. Bu tür insanlarımıza da okumayı tavsiye ediyoruz.
Sözlerimi Büyük Önder Atatürk’ün Turancılık hakkında söylediği şu sözlerle bitirmek istiyorum:
“Biz Pan-Turanizm yapmadık. Fakat yapacağız dedik. Bunu yanlış anlayanlar, bizim tulu emeller peşinde koştuğumuzu sandılar. Biz de size Turancılık yaptırmayacağız diyerek karşımıza çıktılar.”
Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Türkçülük ve Turancılık ülküsüne gönül vererek Türk dünyasındaki ümitleri her daim yeşerten Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Enver Paşa, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul, Necip Asım, Velet Çelebi, Zeki Velidi Togan, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Reha Oğuz Türkkan, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Hüseyin Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş ile daha nice Turan erlerini rahmet ve minnet duygularıyla yad ediyorum.
Ümidimiz Türk gençliğindedir. Gençlerimiz kültürümüze sahip çıktıkları ölçüde Türkçülük, Turancılık ve Türk milliyetçiliği yaşayacak, Türk milleti geleceğine emin adımlarla yürüyecek ve tarihteki şanlı misyonuna yeniden kavuşacaktır.
• Turan Devletleri Teşkilatı Tekirdağ İl Başkanı, Yüksek İnşaat Mühendisi İlker Börekçi gözü ile turizmiyle, ekonomisiyle, kültürüyle, tarımı ile Tekirdağ nasıl bir şehir? Ne gibi eksikleri var? Tekirdağ’ı daha rahat yaşanabilir hale getirmek için neler yapmak gerekiyor?
İlker Börekçi: Çerkezköy’de de iş yerim ve yapına devam ettiğim inşaatlarım olduğu için zamanımın çoğunluğu orada geçiyor. Tekirdağ şehir merkezine geldiğimde bir köy gibi görüyorum. Tekirdağ şehir merkezi hiç gelişmiyor.
Tekirdağ’a sanayi gelmemiş. Sanayinin gelmemesinin sebebi de Tekirdağ’da yaşayan, ekonomik gücü yüksek kişilerin sanayi gelmesini istememeleri. Öyle ki Tekirdağ’da sanayi yatırımı yapmaya uygun arasa ve arazilerin tamamı bu kişilerin tapulu malları. Buralara sanayi yatırımı yapmak isteyenlere arazilerini satmıyorlar veya kullanımlarına vermiyorlar.
Bu mantık Çerkezköy’ün köylerinde de var. Aralarına yabancı almak istemiyor. Gayrimenkul satış veya kiralamalarını kendi aralarında yapıyorlar. Ama Çerkezköy’de 200 – 250 yakın sanayi tesisi fabrika olması bölgede ki sanayinin gelişmesine ve nüfusun artmasına neden oldu.
Anadolu’dan veya 81 ilden, çalışmak için seksen bin tane insan gelmiş. İşsizlik yok, ama Tekirdağ’da durum böyle değil. Tekirdağ’ın merkezine turizm şehri olarak bakılıyor fakat turizm açısından da gelişmemiş. Akdeniz bölgesinde ki büyük turizm kompleksleri yok. Tekirdağ memur kenti olarak kendini korumuş. Tekirdağ o acıdan Ankara’ya benziyor. Memur kenti olmuş. Memur olarak gelen genellikle emeli olunca burada kalıyor ve kendisini emekli moduna alıyor.
Bundan sonra Tekirdağ’ın gelişmesi için ne yapılabilir? Tekirdağ’ın geliştirilmesi için öncelikle sanayiye açılması gerekiyor. Limanın geliştirilmesi gerekiyor? Liman tam yapılıp bitirilmesi gerekiyor. Tekirdağ’ın hızlı tren projesi var. O projenin gündeme alınması gerekiyor. Tekirdağ’ın dinamiklerinin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Yani Belediye, Üniversite, Ticaret ve Sanayi Odası ile TSK’ların birlikte hareket ederek projeler üretmesi gerekiyor. Projelerin Türk Milliyetçisi ve Turancı mantığı ile uygulamaya konulması gerekiyor.
• Türk Milliyetçiliği vurgulaması yaptınız, Türk Milliyetçiliği size göre nedir?
İlker Börekçi: Türk Milliyetçiliği bana göre bir yaşam biçimidir. Türk Milliyetçili Turan’ın bütünüdür. Zaten Turan demek Türk demektir, dünya demektir. Turan Türklerin yaşadığı her yeri Türk Milleti olarak idaremiz altına almak değildir. Düşünün Türkler bu gün öyle veya böyle dünyaya yayılmış şekilde yaşamlarını sürdürüyor. Örneğin Avrupa’da 2 milyon civarında Türk vatandaşı yaşıyor. Bunun yaklaşık 1,5 milyonu Almanya’da. Bir kısmı artık orada doğup büyümüşler, yaşadıkları yere entegre olmuşlar. Bir Türk topluluğu, dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın, huzur içerisinde yaşayabiliyorsa, eğer bir ayrımcılığa, bir haksızlığa, bir dışlanmaya, bir ötekileştirmeye maruz kalmıyorsa, kimliğini, kültürünü yaşayabiliyorsa, yaşadığı ülkenin mevzuatına da saygılı, kanunlarına saygılı olarak yaşamını sürdürebiliyor, o ülkenin kalkınmasına da katkıda verip zenginliğinin nimetlerinden istifade edebiliyorsa; Turan orada gerçekleşmiştir diye düşünüyorum. Biz çalışmalarımızı bu mantalite ile sürdürüyoruz. Bizlere göre Türk Milliyetçiliği, ırk milliyetçiliği değildir. “Etnik kökeni ne olursa olsun aynı toprakların üstünde yaşayan bireyler olarak, millet vasfına erişmiş insanların kültürel bütünlüğüdür.”
Türk Milliyetçiliği hiçbir zaman kesin ve kez bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir.
Bu anlamda Türk milleti olarak, aynı milletten kabul ettiğimiz kişi veya toplulukların üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada imal ettiğimiz tarım aletlerimizle, kendi alın terimizle ürettiğimiz ürünümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini Türk Mühendislerin yaptığı, plan ve projelerini kendi Türk Mimarlarımızın çizdiği, kendi fabrikalarımızla gurur duyabiliyorsak, kendi ürettiğimiz otomobillerimizle övüne biliyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bütün bu saydıklarımızın veya benzerlerinin yapılması için kaynak yaratılması amacı ile vergimizi ödüyorsak biz o zaman Türk Milliyetçisiyiz demektir.
Biz Türk Milletimizi seviyoruz, Türk Milliyetçiliği, Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızı baş tacı yapmak bizim gönlümüzde ki Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün ufuklarda gösterdiği Kızıl Elma yoldur. Kızıl Elmasında Turancılık olmayan kişi zaten Türk Milliyetçisi değildir.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.