Ahmet Çorbacı: “Gerekirse bizim gibi iş adamlarından da bu restorasyon süreci için maddi destek istenecek.”
Ahmet Çorbacı: “Gerekirse bizim gibi iş adamlarından da bu restorasyon süreci için maddi destek istenecek.”
- Sizi tanıyalım?
Ahmet Çorbacı: 45 yaşındayım. Kırkpınar Güvenlik Şirketinin sahibiyim. 12 yıldır şirketin kurucusuyum. Aslıhan köyünde doğdum ve büyüdüm. Aşağı yukarı 25 yıldır bu sektörün içindeyim.
- Geçmişiniz de güvenlik şirketi kurdunuz mu?
Ahmet Çorbacı: Ben 1996 da askerden geldikten sonra bir güvenlik şirketinde güvenlik personeli olarak çalışmaya başladım. Kısa sürede yükselmeyi başardım. İlerleyen zamanda çeşitli büyük şirketlerde çalıştıktan sonra 2007 yılında kendi adımıma şirket kurdum ve çalışıyorum.
- TSK ya da Emniyet emeklisi değilmisiniz?
Ahmet Çorbacı: Normal bir sivil vatandaşım. Dediğim gibi 1996 yılında askerden geldikten sonra güvenlik personeli olarak bu sektörün en alt tabanında işe başlayıp 2007 yılında da kendi şirketimi kurdum.
- Güvenlik şirketleri fabrikaların veya büyük şirketlerin güvenliğini sağlamaya nasıl başladı?
Ahmet Çorbacı: Günümüzde güvenlik sektörü çağımızın sektörü olduğu için 2004 yılında 5188 sayılı kanun ile birlikte özel sektörde ve kamuda güvenlik personeli alma ihtiyacı duyuldu. Özel sektör kendine güvenlik personeli almaya başladı. Devletimizin Kamu da 1984 yılında çıkardığı kanun daha sonra 2495 sayılı yasa ile değiştirildi. Bu yasada daha sonra 2004 yılında 5188 sayılı yasa ile değiştirilerek kamu kendi güvenliğini bu yasa gereği sağlamaya başladı. Firmalar başta özel güvenlik olmak üzere taşeron şirketlerden ve bu tür hizmet veren şirketlerden hizmet satın alıyordu. Şimdi 2018 in nisan ayından beri kendi personelini kendisi istihdam ediyor. Yani kendi personelini kendi bünyesinde çalıştırıyor. Aradaki taşeron şirketleri ihmal etti.
- Personel nasıl yetişiyor?
Ahmet Çorbacı: İşte o personelin yetişmesi bizim burada oluyor. Personel burada silahlı ve silahsız olarak iki çeşit personel yetiştiriyoruz. Bunun silahsızı 10 dersten 100 saat eğitim alıyor. Silahlı olan ise 11 dersten 120 saat eğitim alıyor. Bu eğitimleri aldıktan sonra İçişleri Bakanlığı’nın belirli dönemlerde açtığı sınavlardan minimum 60 puan aldıktan sonra bu belgeyi almaya hak kazanıyor. Ehliyet gibi düşünebilirsiniz.
- Şirketiniz sadece güvenlik olarak mı hizmet vermekte. Yoksa çeşitli hizmetleri de bulunmakta mı? Mesela fabrikalara hizmetiniz var mı?
Ahmet Çorbacı: Fabrikanın talebine göre hizmet vermekteyiz. Fabrika güvenlik hizmeti talep ederse güvenlik personeli veririz. Temizlik hizmeti talep ederse temizlik personeli veririz. Yükleme boşaltma hizmeti isterse yükleme boşaltma personeli veririz. Bizde sadece güvenlik şirketi yok. Birkaç tane şirketimiz var. Her şirketin statüsü kendine göre ayrı. Nasıl ayrı? Kırkpınar Güvenlik sadece eğitim verebiliyor. Adam çalıştıramıyor. Şirketlerde fabrikalarda adam çalıştıramıyor. Bizim Çorlu’da da bir şirketimiz var. O şirkette Temizlik ve Sosyal Hizmet dediğimiz grup My Servis Grup diye büyük bir şirketimiz var. Orada ki şirketimizin çatısı altında hem fiziki güvenlik çalıştırabiliyoruz hem de eğitim verebiliyoruz. Fabrika ve alışveriş merkezlerine güvenlik hizmeti veriyoruz. Artı o fabrikaların ve alışveriş merkezlerinin temizliğini, güvenliğini, taşeron elemanını ve bordro işlemleri dâhil hepsini sosyal hizmet dalı altında yapabiliyoruz.
- Çalışan personelin hakları kim tarafından karşılanıyor peki?
Ahmet Çorbacı: Hepsini biz karşılıyoruz. Biz firmalarla ya da kurumlarla anlaşmalar yapıyoruz. Mesela 1 yıllık anlaşma yapıyoruz ve aylık onlara 1 aylık fatura kesiyoruz. Elemanların aylık maaşları, sigortaları, vergileri, tazminatları bizim tarafımızdan karşılanıyor.
- Şirketlerin sizi tercih etmesi şirket adına nasıl bir kazanım sağlıyor?
Ahmet Çorbacı: Şimdi şöyle, onlar sorumluluk almıyor. İşin uzmanı olduğumuz için aynı parayı onlarda vermiş olsa bizim aldığımız randımanı alamazlar. Çünkü 25 yıldır bu sektörde olduğumuz için baya bir yol kaydettik ve uzmanlaştık bu konuda. Firmayla ya da hizmet verdiğimiz kurumla, 3. Adam şahıs sigortası dediğimiz bir olay var. Siz kurumun sahibisiniz biz şirketin sahibiyiz ama çalışacak kişi aramızda 3. Kişi. O arkadaş çalışacağı için o kişinin yaptığı her türlü zarar ve ziyanda hem karşı taraf hem de biz zarar göreceğiz. Bizde 3. Şahıs sigortasını yaptırıyoruz ki 3. Kişiden yani personelden kaynaklanan her türlü sorunda ne karşı taraf ne de biz zarar görmüyoruz. Direkt olarak sigorta devreye giriyor ve her iki tarafta bu zarar ve ziyandan zarar görmemiş oluyor.
- Edirne’yi seviyor musunuz?
Ahmet Çorbacı: Edirne’yi şahsen çok seviyorum. 15 yıldan beri Edirne’deyim. Edirne’den önce çok yer gezdim. Çorlu, İstanbul, Bursa gibi şehirlerde bulundum. 1990 yılında Aslıhan köyünden çıktım ve o zamandan 2005 yılında Edirne’ye dönüş yapana kadar gezdim.
- Edirne tarihi ve turistlik açıdan çok zengin bir şehir. Bizde Edirne’yi çok seviyoruz. Mesela Kaleiçi ne hayranım. Biz orada büyüdük. Karanfiloğlu aynı şekilde. Oraları restore edilse tarihi özelliğine ve tarihi kimliğine kavuşturulabilse sizce nasıl olurdu?
Ahmet Çorbacı: Öyle bir çalışma olsa düzelir düzelmesine ancak Edirne son zamanlarda dışarıdan çok göç aldığından dolayı o muhitlerde yaşayanların çoğu yabancılar ve yaşadığı konutları satın almış durumdalar. Öyle bir çalışma sonucunda muhitler sadece tarihi olarak bir görüntüye kavuşabilir fakat yaşam olarak eskisi gibi olacağını tahmin etmiyorum. Görüntü olarak çok güzel olur fakat içi boş olur.
- Turizm açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Ahmet Çorbacı: Hükümetin de bu durumda eksikleri var. Burada bunlar pek gündeme gelmiyor. Çokta fazla üstüne düşülmüyor. Sonuçta Edirne turizm kenti ama gündeme gelmiyor ya da üstünde çok durulmuyor.
- Edirne’nin turizme kazandırılması hususunda ne yapılması ve nasıl bir yol izlenmesi gerek sizce?
Ahmet Çorbacı: Burası tarihi ve turizm açısından zengin bir şehir ise herkes elini taşın altına koyacak. Valilik kendi bütçesinden bir atılım yapacak. Sonuçta bu vatan bu şehir bu tarih bize ecdadımızdan bırakılmış bir hazinedir. Biz bu tarihi zenginlikleri görüyoruz fakat kimse bunlara sahip çıkmazsa gelecek nesiller maalesef ki bu zenginlikleri göremeyecek. Gerekirse bizim gibi iş adamlarından da bu restorasyon süreci için maddi destek istenecek. Hepimizin sahip çıkması gereken bir tarih var ortada. Nasıl maçlar için maddi destek toplanıyorsa bu konuda da destek istenebilir. Valilik adına bu tür restorasyon çalışmaları için dernek kurulabilir. Herkeste elini taşın altına iyi kötü kendi bütçesine göre atacağına inanıyorum.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.