H. Murat Dağhan: “Bizim net çizgimiz partisiz Türkçülüktür”
H. Murat Dağhan: “Bizim net çizgimiz partisiz Türkçülüktür”
-
Sizi tanıyabilirmiyiz? Turan Devletleri Teşkilatı Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hacı Murat Dağhan kimdir?
H. Murat Dağhan: 1971 Kars doğumluyum. Eğitim hayatımı Kars’ta tamamladım. Orta Okul yıllarımdan itibaren Türk Milliyetçiliğine, dolayısı ile Turan’a gönül vermiş, çeşitli oluşumlarda bulunmuş dava adamıyım. 2002 yılında İstanbul’a gelerek yerleştim. 2010 ve 2019 yıllarında Milliyetçi Hareket Partisi Beylikdüzü İlçe Başkan Yardımcılığı görevinde bulundum. 2014 yılında Milliyetçi Hareket Partisinden Beylikdüzü Belediye Meclis Üyeliği adayı oldum. 2018 yılında Milliyetçi Hareket Partisi 3. Bölge Milletvekili aday adayı oldum. 2018 yılından buyana Turan Devletleri Teşkilatı üyesiyim. Şu anda Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım. Ticaret ile uğraşıyorum.
- Başkanım, Turan denince aklınıza ne geliyor? Bize Turan’ı anlatırmısınız?
H. Murat Dağhan: Turan kavramını kişiler her ne kadar ütopik bir düşünce olarak algılasa da, hayal değildir. Turan, Türk tarihinde büyük Türk ırkının kendisine vatan olarak seçtiği yerdir. Turan demek Türk demektir, Türk demek dünya demektir. Bu gün dünyanın neresine giderseniz gidin; ya yaşayan Türkler vardır, ya da Türklerin tarihsel ve kültürel izleri vardır.
Turancılık bütün Türklerin birleşmesi ülküsüdür. Sınırlar olarak fizikken birleşmemiz zaten mümkün değil. Coğrafi olarak birlik, birliktelik, yani ülkelerin arasındaki sınırların kaldırılıp, tek bir devlet çatısı altında buluşabilmek değildir. Nerede bir Türk varsa onun yaşadığı yerde rahat ve huzur içerisinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. İnsanları insan yapan, büyük bir düşüncenin ardında koşmalarıdır. Yalnız kazancımızı, midemizi, maddemizi düşünmeyelim. Bunu hayvanlar da yapar. Daha çok mânâya, düşünceye, ülküye dönelim. İnsanlık budur. Bunu söylerken de kimseden çekinmeyelim.
Türk tarihinin geçmişine gittiğimizde, bizim millet olarak değişik Türk toplulukları ve boyları olarak bulunduğumuz coğrafya da, güçlü bir birlik halinde yaşadığı, diğer halklara adaletle muamele ettiği, her zaman mazlumun ve mağdurun yanında olduğu, zalimin karşısında durduğu görülmüştür.
Geçmişte olan bu durumun günümüzde de olması lazım, gelecekte de olması lazım.
Bu gün 350 milyonluk Türk Dünyasından söz ediyoruz. Türklerin yaşadıkları coğrafyayı da göz önüne aldığımızda, çok geniş topraklara yayıldıklarını görüyoruz.
Avrasya kıtasında 350 milyon civarında Türk var. Bu, dünyada ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel bir güç demektir. Bu kitle, gerek günümüzün, gerekse geleceğin dünyasında oyun kurucu, istikbal belirleyici olağan üstü millet gücünü, birliği ifade eder.
Bu birden olmadı, yüz yıllara dayanan geçmişi var. Geçtiğimiz son yüz yılla kıyasladığımızda biz bu gün Türk Milleti ve Turan gücü olarak çok önemli noktaya geldiğimizi görüyoruz.
Rusya’da bulunan özerk Bağımsız Türk Devletleri ve topluluklarından 39 tanesini Türk soylular oluşturmaktadır. Bunlar bağımsızlık mücadelelerine başlayalı 100 yıl’ı aştı. Bu gün çok iyi durumdayız. Geldiğimiz noktayı küçümsemiyoruz. Ama yeterlimiyiz? Elbet te yeterli değiliz. Bunun için birlik ve beraberlikten yana olmalıyız. Türk Dünyası, Türk Toplulukları kardeşlik hukuku içerisinde her anlamda Türkçenin birleştirdiği canlar olarak siyasi, kültürel anlamdaki birlik ve beraberliği oluşturarak hedefe doğru adım adım yürümeliler. Bunun ilk ışıklarını biz Türk Devletleri topluluğu olarak gördük. Sovyetler Birliğinin dağılması ile birlikte Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve geçmiş dönem Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kurucu liderliğinde 1991 yılından itibaren gösterdiği üstün gayret ile başlayan hareket Türk Devletleri Teşkilatı olarak değişip hem resmi anlamda hem de sivil toplum kuruluşları olarak misyonu ile çok önemli noktala geldi. Türk Devletlerinin ortak bir bayrağı, ortak asamblesi, var.
Türk halklarının gönül birlikteliğini ve kardeşliğini güçlendirmek, ortak Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak ve dünyaya tanıtmak için çalışmalar yapmak üzere (TÜKSOY) kuruldu.
Türk Bölgelerinde yapılacak faaliyetleri ve dış politika önceliklerini uygulayacak, koordine edecek bir organizasyon ihtiyacı doğmuş ve bu doğrultuda Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) 1992 yılında kuruldu.
2010 yılında yurtdışı vatandaşlarımız, soydaş ve akraba topluluklarımız ve Türkiye’de eğitim gören uluslararası öğrenciler ile ilgili çalışmalar yürüten bir devlet kuruluşu olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) kuruldu.
Bütün bunlar “Turan hayaldir” düşüncesinde olanlar için çok önemli noktalara geldiğimizin göstergesidir.
TURAN DEVLETLERİ TEŞKİLATI DA BU OLUŞUMUN SİVİL TOPLUM AYAĞIDIR.
- Başkanım, şu anki resmi yapılaşmanız hangi aşamada, hedefiniz ne?
H. Murat Dağhan: Turan Devletleri Teşkilatı, Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkanı olarak hedefimiz, Türkiye’de ki 81 il, 973 ilçe, 32.125 mahalle ve 18.211 köyde teşkilatlanmayı sağlamak. Şu anda 21 ilde şubemiz 37, 63 ilçede temsilciliğimiz, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Irak Turan Ülkelerinde temsilciliklerimiz var. 20 Özerk Turan Cumhuriyeti ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Teşkilatımızın resmi 186 bin civarında, gönüllü olarak etkinliklerimize, toplantı ve konferanslarımıza katılan 3,5 milyon civarında mensubumuz var. Turan Coğrafyasında ulaştığımız insan sayısı on milyonları buldu.
Teşkilatlarımız sadece kuruldukları İl, İlçe veya Bölgede Turan Devletleri Teşkilatını temsil etmiyor. Aynı zamanda Ankara’da ki kurum ve kuruluşlarda bulundukları ili temsil ediyorlar. Turan Devletleri Teşkilatı Başkanlıklarımız bulundukları bölgenin dinamikleri arasında yer alıyorlar.
Gerek Ankara’da ki Merkezi idarelerde, gerekse Türkiye’de ki il, ilçe ve Beldeler olarak Devlet ve Mahalli İdarelerin mekanizmalarının düzenli çalışması gerekiyor.
Bu mekanizmaların idarecileri veya memurları devletin ve vatandaşın parası ile yapacağı işi aksatıyorsa, Turan Devletleri Teşkilatı Genel Merkez, İl veya İlçe Başkanlıkları olarak müdahale etmek bizim görevimizdir.
Mekanizmalarda ki aksaklıkları, kilitlenmişlikleri çözmek bizim görevimiz, aksi takdirde bu kilitler çoğalır vatandaşlarımızı çözümsüzlüklere sürükler.
Biz, bu kilitleri çözecek cesarete, birikime, bilgiye ve yüreğe sahibiz.
Turan Devletleri Teşkilatı Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak, Başkanlıklar, üyeler ve Turan Devletleri arasında gerek kültürel, gerekse ticari yardımlaşmayı sağlamak ta bizim görevlerimiz arasında. Teşkilat mensuplarımızın ticari alışverişlerinde bir birlerini tercih etmelerine yön veriyoruz, sosyal, kültürel, ahlakî birlikteliklerini sağlıyoruz. İyi ahlakın, doğruluğun, dürüstlüğün, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzen oluşturmaya çalışıyoruz. Bu düzen Turan’ın özünde vardır. Selçuklu ve Osmanlı Anadolu’sunun tarihî kodlarında da bu düzen yatmaktadır. Turan’ın tarihî kodlarında meziyetlerin birleştiği düzen vardır.
Türk milleti tarihte her dönemde siyasetleri belirleyen ve siyasetleri yöneten olmuştur. Partiler demokrasi için kurulan sivil toplum teşkilatlanmalarıdır ve ideolojileri her zaman kendi kadroları ile devlet yönetmeye talip olmaktan geçer. Partiler tüzükleri ve ideolojilerini benimseyen kitlesi ile fanatizm derecesinde millet unsuruna zarar da verebilen yapılanmalara dönüşebiliyor. Hatta ve hatta partilerinin sempatizanları bu kutuplaşmayı çevrelerine de yansıtabilmektedir. Tam da bu sebeplerden dolayı Turan Teşkilatı ‘biz’ olma duygusu ile kardeşlik, kandaşlık ve Turan sevdamız için aynı çatı altına toplanırken particilik duygularını dışa vurmadan yüreklerinde tutarak sadece ve sadece Türk oldukları için bu kut’lu davaya hizmet etmeye gelmelerini kural haline getirdik. Partisi ne olursa olsun bütün Türk’lerin bir çatı altında buluşmaları gerektiği görüşünü savunuyoruz, “Bu sebeple bizim net çizgimiz partisiz Türkçülüktür.”
Öncelikle bizler partisiz birer Türk Milliyetçileriyiz.
Bizlere göre Türk Milliyetçiliği, ırk milliyetçiliği değildir. “Etnik kökeni ne olursa olsun aynı toprakların üstünde yaşayan bireyler olarak, millet vasfına erişmiş insanların kültürel bütünlüğüdür.”
Türk Milliyetçiliği hiçbir zaman kesin ve kez bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir.
Bu anlamda Türk milleti olarak, aynı milletten kabul ettiğimiz kişi veya toplulukların üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada imal ettiğimiz tarım aletlerimizle, kendi alın terimizle ürettiğimiz ürünümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini Türk Mühendislerin yaptığı, plan ve projelerini kendi Türk Mimarlarımızın çizdiği, kendi fabrikalarımızla gurur duyabiliyorsak, kendi ürettiğimiz otomobillerimizle övüne biliyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bütün bu saydıklarımızın veya benzerlerinin yapılması için kaynak yaratılması amacı ile vergimizi ödüyorsak biz o zaman Türk Milliyetçisiyiz demektir.
Biz Türk Milletimizi seviyoruz, Türk Milliyetçiliği, Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızı baş tacı yapmak bizim gönlümüzde ki Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün ufuklarda gösterdiği Kızıl Elma yoldur. Kızıl Elmasında Turancılık olmayan kişi zaten Türk Milliyetçisi değildir.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.