Mehmet S. Yüzbaşı: “Biz güçlü bir sivil toplum örgütü olarak Çanakkale’nin dinamiğiyiz”
Mehmet S. Yüzbaşı: “Biz güçlü bir sivil toplum örgütü olarak Çanakkale’nin dinamiğiyiz”
- Sizi tanıyabilirmiyiz, Turan Devletleri Teşkilatı Çanakkale İl Başkanı ve turan devletleri federasyonu genel başkan yardımcısı Mehmet Yüzbaşı kimdir?
Mehmet S. Yüzbaşı: 1975 Kars Sarıkamış doğumluyum. Enver Paşa’nın deyimi ile “Cesur ve yiğitler” diyarından Tekirdağ’a geldim. Gençliğim Tekirdağ’da geçti. 2004 – 2009 yılları arası Tekirdağ Çerkezköy Beldesi Belediye Meclis Üyeliği görevinde bulundum. 2009 seçimlerinde Karaağaç Belediye Başkan adayı oldu çok az oyla kaybettim. Tekirdağ Memleketçi ve Sanayici İş Adamları Derneği (MİSAD) Başkanlığı ve Çerkezköy Spor Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini birer dönem yerine getirdim. 2015 yılından buyana Çanakkale ve Biga’da inşaat müteahhitliği yapıyorum. Yöresel köy kahvaltısı kır düğünü bahçesi açma çalışmalarım var. Çiftçilik ve hayvancılık yapıyorum.
- Sizce Turan nedir, Turan kelimesi size neyi çağrıştırıyor?
Mehmet S. Yüzbaşı: Turan kelimesi çağrıştırmıyor, beynimde ki dünyanın göbeğine duruyor. Önce Türkçe dilleri ile örf, adet, gelenek, görenekleri ile topluluklar oluşturmuş, bu toplulukları Türk Elleri haline getirmiş, Özerk Türk Devletleri olmuş, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan isimleri ile Devletleşmiş Türk Milleti duruyor. Turan, dünyadır. Çünkü Türkler dünyanın her yerinde vardır.
Öncelikle bizler Türk Milliyetçisiyiz. Türk Milliyetçiliği, ırk milliyetçiliği değildir, Laz’ı ile Çerkez’i ile Kürt’ü ile Arnavut’u ile Boşnak’ı ile aynı toprakların üstünde yaşayan bireyler olarak, millet vasfına erişmiş insanların kültürel bütünlüğüdür.
Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir.
Bu anlamda Türk milleti olarak, aynı milletten kabul ettiğimiz kişi veya toplulukların üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız, kendi fabrikalarımızla gurur duyabiliyorsak, kendi ürettiğimiz otomobillerimizle övüne biliyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bütün bu saydıklarımın veya benzerlerinin yapılması için kaynak yaratılması amacı ile vergimizi ödüyorsak biz o zaman Türk Milliyetçisiyiz demektir.
Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur. Türk Birliği veya Turancılık ayrı bir olgudur. Hayallerinde Turancılık fikrini barındırmayan kişi zaten Türk Milliyetçisi olamaz.
Turan bir ülküdür. Turan Ülküsü, Türk Devlet ve topluluklarının sadece kültürel, eğitim, sağlık ve diğer noktalarda değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve askeri beraberliğin sağlanmasıdır. Bize Turan yolunu gösterenlerden, Türkün Bilge Başbuğu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Turan hayalini Büyük Nutuk’ta yazmıştır, “”Düşün bir kere… Osmanlı İmparatorluğu ne oldu? Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Dünyayı ürküten Almanya’dan bugün ne kaldı? Demek ki hiç bir şey sürgit değildir. Bugün Sovyet Rusya, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını… kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir. Bugün elinde tuttuğu milletler, avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşır. O zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.
Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprülerini sağlam tutarak! Dil bir köprüdür; İnanç bir köprüdür; Tarih, bir köprüdür. Bugün biz bu kitlelerden dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından uzak düşmüşüz. Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekir. Tarih bağı kurmamız lazım; folklor bağı kurmamız lazım… Bunları kim yapacak? Elbette biz. Nasıl yapacağız? İşte görüyorsunuz dil encümenleri, tarih encümenleri kuruluyor. Dilimizi onların diline yaklaştırmaya, böylece birbirimizi daha kolay anlar hale gelmeye çalışıyoruz. Ortak bir mazi yaratmak peşindeyiz. Bunlar açıktan yapılmaz, adı konularak yapılmaz, bunlar devletlerin ve milletlerin düşünceleridir.
İşitiyorum, benim dil ile tarih ile uğraştığımı gören bazı kısa düşünceli vatandaşlar, “Paşa ”nın işi yok, dille, tarihle uğraşmaya başladı” diyorlarmış… Benim işim başımdan aşkın… Ben bugün ileri bir Türkiye kurmaya ne kadar çalışıyorsam, yarının Türkiye’sinin temellerini atmaya da o kadar dikkat ediyorum. Bu yaptıklarımız hiçbir millete düşmanlık değildir. Barıştan yanayız, barıştan yana kalacağız… Ama durmadan değişen dünyada yarının muhtemel dengeleri için hazır olacağız…” demiştir. Turan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur.
- Turan Devletleri Teşkilatı Çanakkale İl Başkanlığı olarak amacınız nedir?
Mehmet S. Yüzbaşı: Öncelikle şunu özellikle belirteyim, biz her hani bir siyasi parti örgütü değiliz. Hiçbir siyasi partinin herhangi bir kolu değiliz ve maddi manevi destek almıyoruz. Ne zaman ne yapıyorsak kendi imkânlarımızla yapıyoruz. Bizler partili değiliz, 5000 yıllık şerefli Türk tarihinin yüce ecdadına mensup Türkleriz. Her hangi bir devlet kurumuna gittiğimizde hiç bir şey talep etmiyoruz, “Biz sizin için ne yapabiliriz?” diyoruz. Dünya’nın dört bir tarafına yayılmış şekilde yaşamakta olan Türk nüfusu bugün birçok eziyetlere görüyor. Örneğin Çin sınırları içerisinde yaşayan Uygur Türkleri soydaşlarımız Çin emperyalizminin zulümlerinde ezilmektedirler. Rusya’da Sibirya bölgesinde Saha-Yakutistan, Tuva, Hakasya, Başkurdistan, Tataristan, Çuvaşistan, Kabardin Balkar özerk bölgesi, Karaçay-Çerkes özerk bölgesi, Karakalpakistan, Taymir vs. gibi özerk devlet ve Türk Toplulukları da buna başka bir örnektir. 12 Haziran 2014’te IŞİD’in Kuzey Irak Taarruzu sonrası Irak ordusunun çekilmesi üzerine Kerkük, Türkmeneli Kürdistan Bölgesel Yönetiminin kontrolüne geçmiştir. 16 Ekim 2017’de Irak kontrolü geri kazandı ama bölgede ki istikrarsızlık devam ediyor. Kerkük-Türkmeneli kardeşlerimiz, İran’daki 45 milyon Azerbaycan Türkü, Gürcistan sınırları içerisinde yaşayan yaklaşık 1 milyon kadar Türk de bugün yaşadıkları ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorlar.
Turan Devletleri Teşkilatımızın tek amacı Dünya üzerinde yaygın şekilde yaşayan yaklaşık nüfusu 350 milyon civarında bulunan soydaşlarımızı örgütleyerek, o ülkede ne gibi haksızlıklara maruz kalıyorlarsa tespit ederek acil çözüm önerileri sunuyoruz.
Bu gün Dünya’da resmi olarak Türk Devletler Teşkilatı kuruldu. Bizler bunun sivil ayaklarından birisiyiz. Coğrafya olarak Turan Birliği sağlamak ütopik düşünce, biz öncelikle devlet olma özelliğine kavuşamamış, yaşadıkları ülkede sıkıntılar çeken Türk Soydaşlarımızın bulundukları yerde ekonomik özgürlüğünü ve huzurunu sağlamaya çalışıyoruz.
Türk Devletleri Teşkilatının daha işler hale gelebilmesi için öncelikle ticari köprüler kurulması gerekiyor. Turan Devletleri Teşkilatı olarak ülke, özerk devlet ve Türk toplulukları uzmanlarımız sayesinde ticaret yapmak isteyen Türk firmalarına her türlü danışmanlık hizmeti sağlanmasına aracı oluyoruz.
Kısaca özetlemek gerekirse Turan Devletleri Teşkilatı bütün Dünya Türklerinin üstün refah seviyesine erişmeleri için ve maddi manevi olarak diğer milletler gibi daha üstün konuma gelebilmeleri için çalışacaktır. Bu yolda Türklerin yaşadıkları topraklardan çıkan doğal kaynakların Türkler tarafından tüketilmesi amaçlanmaktadır. Bugün hemen-hemen bütün Türk halklarının yaşadıkları topraklardan çıkan doğal kaynakların gayri Türkler tarafından sömürülmesi görülmektedir. Amacımız bunu önlemek ve Türk milletini hak ettiği mertebeye çıkarmaktır. Bu amaçla ilgili Genel Merkezimiz ve diğer İl, İlçe Başkanlıklarımızla koordineli çalışmalar yürütmekteyiz. Teşkilatımız amaçları arasında üyeler arası birlik beraberlik ve yardımlaşmayı sağlamak ta var. Bu doğrultuda da çalışmalar yapıyoruz.
- Başkanım bu anlattıklarınız genel statüde, yerel bazda neler yapıyorsunuz?
Mehmet S. Yüzbaşı: Biz güçlü bir sivil toplum örgütü olarak Çanakkale’nin dinamiğiyiz. Çanakkale’nin gerek mahalli idare olarak, gerekse Devlet olarak mekanizmalarının çalışmasına ihtiyaç var. Birileri devletin ve vatandaşın parası ile yapacağı işi aksatıyorsa Turan Devletleri Teşkilatı Çanakkale İl Başkanlığı olarak müdahale etmek bizim görevimiz. Devlet mekanizmasında oluşan aksaklık düğümlerini çözmek bizim görevimiz, aksi takdirde bu düğümler bizi bitirir. Biz bu düğümleri çözecek bilgiye, birikime, cesarete ve yüreğe sahibiz.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız hedeflerimize ulaşmak için yaşadığımız bölgede bulunan insanlara ulaşıp, onlarla ilişkiler kurmamız gerekiyor. Bunun için Çanakkale’de yapılan bütün etkinliklere katılmaya çalışıyor, kendi etkinlik programlarımızı yapıp uygulamaya koyuyoruz. Örneğin, Turan Devletleri Teşkilatı Çanakkale İl Başkanlığı olarak, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıldönümü anısına hoşaf ve Ekmek ikram ettik.
18 Mart bundan 108 yıl önce dünyadaki bütün mazlum milletlere örnek olacak bir antiemperyalist direnişin büyük bir zafer yıldönümüdür. Böyle bir anlamlı günde ve şehitlerimizi anma gününde o günkü askerin yediği hoşafı ve bulgur pilavını dağıtarak Çanakkale şehitliklerini ziyarete gelen misafirlerin empati yapmalarını sağlamaya çalıştık. Ama diğer taraftan biz hoşaf ekmeği sembolik dağıttık, Genel Kurmayın Çanakkale Savaşları ile ilgili belgeler incelendiğinde askerimizin beslenmesinin gayet iyi olduğunu görürüz. Belki savaş şartlarında öğün saatleri değişmiş olabilir ama gerek hayvancılık gerekse tarım olarak çık zengin olan bölgemizde asker gıda veya erzak sıkıntısı çekmemiştir.
Çanakkale’de bir askere ortalama şu miktarlarda erzak verilmişti: 900 gram ekmek, 250 gram et, 150 gram bulgur, 20 gram zeytinyağı, 20 gram tuz, 9 gram sabun verildiği Genel Kurmay arşivlerinde görülüyor. Cephedeki tek sorun aslında yemek kıtlığı değil, var olan yemeklerin soğuması ve dökülmesi sorunuydu.
Düşmana açık hedef olmamak için fırınlar mümkün olduğu kadar cephe gerisine, vadilerin içine kurulmuştu. Burada pişen yemeğin karavana ile cepheye taşınması esnasında soğuması, dökülmesi veya top atışlarından dolayı içlerine çerçöp ya da toz kaçması sorundu.
Şartlar elverdiğince askere günde en az iki öğün olarak iki üç çeşit yemek dağıtılıyor; çay, kahve ve sigara eksik olmuyordu. Kuru üzüm ve kuru fındık gibi çerezlerin dağıtıldığını da yine askeri kayıtlarda mevcut.
Turan Devletleri Teşkilatı Çanakkale İl Başkanlığı olarak ikinci olağan iftar programını Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Çanakkale Şubesi Başkanı Şehit Babası Muharrem Şahin ve Başkan Yardımcısı Yeşim Berke’nin katılımlarıyla gerçekleştirdik. Maddi ve manevi desteklerimizden dolayı taktim ettikleri plaket için kendilerine teşekkür ederiz.
Sınır Ötesi Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.