Edirne İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Türk Ocaklı’larla Buluştu: Milli Değerler ve Türk Milletinin Birliği Üzerine Söyleşti

0

  • Edirne İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Türk Ocakları Edirne Şubesini ziyaret edip Başkan Yakup Öz ve üyeler ile sohbet etti, görüş alışverişinde bulundu.

(Haber & Röportaj: Furkan Alp Şehirli) Edirne İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Türk Ocakları Edirne Şubesini ziyaret ederek Başkan Yakup Öz ve üyelerle bir araya geldi. Yakup Öz kendisine Türk Yurdu Dergisi hediye etti. Bu ziyaret sırasında üyeler ile tanışıp karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu ve samimi bir sohbet gerçekleştirildi.

Karaburun’un Tanıtımı ve Kariyeri:

Karaburun, 1975 yılında Muğla’nın Fethiye ilçesinde doğdu. Polis Akademisi’nden 1996 yılında mezun olduktan sonra çeşitli görevlerde bulundu. Bu görevler arasında Antalya Havalimanı, Artvin Sarp Kara Hudut Kapısı ve Hudut Kapıları Daire Başkanlığı gibi önemli birimlerde farklı rütbelerde görev aldı. Edirne İl Emniyet Müdürlüğü görevine kendi isteğiyle geldi. Ayrıca, Osmanlı’nın 88 yıl başkenti olan bir sınır şehrinde görev yapmanın mutluluğunu yaşadığını belirtiyor.

Türkiye’nin Coğrafi Konumu ve Karaburun’un Değerlendirmesi:

Karaburun, Türkiye‘nin coğrafi konumunun Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir geçiş noktasında olduğunu vurguladı. Bu durumun Türkiye’yi ekonomik ve siyasi açıdan önemli kıldığını belirtti. Ancak, bu stratejik konumun getirdiği avantajları bazı dünya devletlerinin kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştığını ifade etti. Bu bağlamda, Türk toplumunu dini ve milli değerlerinden uzaklaştırarak manipüle etmeye çalıştıklarını dile getirdi.

Türk Milliyetçiliği ve Değerlerin Korunması:

Karaburun, Türk toplumunun bu tür tehlikelere karşı ancak kendi değerlerine sahip çıkarak korunabileceğini belirtti. Türk milliyetçiliğinin savunduğu değerlere bağlı kalmanın önemine vurgu yaptı. Aksi takdirde, günlük gündemlerin manipülasyonlarına ve tuzaklarına düşülebileceğini ifade etti. Bu nedenle, gençlerin köklerini ve hedeflerini bilerek, Türk milliyetçiliğinin öngördüğü değerlere sahip çıkması gerektiğini vurguladı.

15 Temmuz Direnişi ve Türk Milletinin Kararlılığı:

Karaburun, Türk milletinin 15 Temmuz gibi tarihi bir ihaneti bertaraf etme başarısını vurguladı. Bu dönemi Ankara’da görev başında geçirmiş biri olarak, 15 Temmuz sürecini engellemede Türk Ocakları, Turan Devletleri Teşkilatı, Ülkü Ocakları, Alperen Ocakları gibi çeşitli kuruluşlarda bilinçlenmiş bireylerin önemli rol oynadığını ifade etti. Türkiye’nin, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine karşı milleti ve devletiyle omuz omuza verdiği direniş ve mücadelesinin tüm dünyaya örnek teşkil ettiğini belirtti. Bu hain girişimin, Türk halkının demokrasiyi ve seçilmiş iradeyi korumak için gösterdiği destansı direnişle geri püskürtüldüğünü vurguladı.

Siyaset Üstü Bir Olgu:

Karaburun, bu mücadelenin siyaset üstü bir olgu olduğunu ve Türklük şuuruyla hareket etmenin önemine değindi. Bu sürecin partilerin üstünde bir birlik ve beraberlikle gerçekleştirildiğini vurguladı. Son olarak, Allah’tan hepimize güç, kuvvet ve sağlık dileğinde bulunarak bu birlik ve beraberliğin devam etmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’de PKK’nın son zamanlarda eylemlerini yoğunlaştırdığına dikkat çekti.

Ayrıştırma ve Ötekileştirme Üzerine Bir Uyarı: Kürt Vatandaşlarımızın Durumu

Türkiye Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Esat Can, Türk Milleti içindeki Kürt asıllı vatandaşların toplumda “Kürtler” olarak ayrıştırılmasının ve ötekileştirilmesinin yaygın olduğunu belirtti. “Bu ayrıştırma ve ötekileştirme, sadece toplumsal bir sorun olarak kalmayıp aynı zamanda Türk toplumunun birliğini ve dayanışmasını da zedeliyor. Kürt kökenli vatandaşlarımızın, terörle özdeşleştirilerek dışlanması, toplumda ayrımcılığın ve nefretin yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu durum, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine zarar veriyor ve toplumsal barışı tehdit ediyor. Dolayısıyla, herkesin Türk vatandaşı olarak eşit haklara sahip olduğu ve herkesin kendi kimliğiyle gurur duyması gerektiği vurgulanmalıdır.” dedi.

Türk Ocakları Edirne Şubesi Üyesi, Fransa Türk Ocakları Kurucu Başkanı, Turan Devletleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Edirne Turizm Tarih Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Balkan Ülkeleri Dostluk Derneği Başkanı Cengiz Gültekin, PKK ve Terör Örgütleri Hakkında: PKK Türkiye’de Kürt olduklarını iddia eden vatandaşlarımızı temsil etmiyor. PKK’nın uzantısı siyasi partilerde onları temsil etmiyor. Bunlar bütün mukaddes değerlerimize düşman. Bunlar Kürt değildir, bunu bilelim. PKK, DEAŞ, FETÖ, El Nusra, El Kaide, her ne ise hepsi bu bölgede Müslümanları Türk vatandaşlarımızı öldürmek için tezgahlanmış, Batı ülkeleri tarafından taşeron olarak kullanılan terör örgütleridir. Biz 15 Temmuz’da ülkemizi, vatanımızı ipten aldık. Bu halk, bu millet, bu terör örgütünü o gece tarih sahnesinden sildi. Aynı şekilde PKK’yı da silmek zorundayız. Nasıl ki DEAŞ, IŞİD terör örgütü Müslümanları temsil etmiyorsa, nasıl FETÖ terör örgütü Müslümanları temsil etmiyorsa, PKK terör örgütü de aynı şekilde Kürtleri temsil etmiyor.

Türk Milliyetçiliği: Biz yüzyıllardır Türk toplumunu oluşturan, Laz’ı ile, Çerkez’i ile, Kürt’ü ile, Arnavut’u ile, Boşnak’ı ile ………. 72 milleti ile aynı toprakların üstünde yaşayanların kültürel bütünüz. Türk Milliyetçiliği partiler üstü bir kavramdır. Türk Milliyetçiliği ırk milliyetçiliği değildir, Laz’ı ile, Çerkez’i ile, Kürt’ü ile, Arnavut’u ile, Boşnak’ı ile ………. 72 milleti ile aynı toprakların üstünde yaşayanların kültürel bütünlüğüdür. Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için canını vermeye hazır insanlardır.

Turan ve Türk Birliği: Turan Türklerin yaşadığı yer demektir, bir manada Türkler Dünyanın her tarafında yaşadığına göre Turan Dünya demektir. Bizim Turancılıktan anladığımız coğrafi bir birlik, birliktelik, yani ülkelerin arasındaki sınırların kaldırılıp, tek bir devlet çatısı altında buluşabilmek değildir. Nerede bir Türk varsa onun yaşadığı yerde rahat ve huzur içerisinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır.

Türk Topluluğunun Huzuru ve Katkısı: Bir Türk topluluğu, dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın, huzur içerisinde yaşayabiliyorsa, eğer bir ayrımcılığa, bir haksızlığa, bir dışlanmaya, bir ötekileştirmeye maruz kalmıyorsa, kimliğini, kültürünü yaşayabiliyorsa, yaşadığı ülkenin mevzuatına da saygılı, kanunlarına saygılı olarak yaşamını sürdürebiliyor o ülkenin kalkınmasına da katkıda verip zenginliğinin nimetlerinden istifade edebiliyorsa Turan gerçekleşmiştir diye düşünüyorum.

Sonuç: Her seçimde halk arasında kutuplaşmalar oluşuyor, sanki kazanılması gereken seçim değil savaş var. Halk hala yenilenmesi ve değişmesi gerekenin parti değil sistem olduğunun farkına varamıyor. Halk, parti kavgalarına yönlendirilip pasifize ediliyor şeklinde düşüncelerini açıkladı.

Türk Dünyasının Çeşitliliği ve Önemi:

Karaburun, Türk dünyasının coğrafi ve kültürel çeşitliliğine vurgu yaptı. Türklerin Anadolu’dan başlayarak Azerbaycan’a, Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Özbekistan’a, Türkmenistan’a, KKTC’ye, Doğu Türkistan’a, Irak’ın Kerkük şehrine, Gürcistan’ın Batum şehrine, Gagavuzya’ya ve Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada yaşadığını belirtmiştir. Ayrıca, Balkanlar’da da Türk nüfusunun bulunduğunu ve bu bölgede Türklerin tarih boyunca çeşitli kültürel etkileşimlerde bulunduğunu ifade etti.

Avrupa’daki Türklerin Önemi:

Karaburun, Avrupa’da yaşayan Türklerin önemine değindi. Özellikle Almanya, Avusturya, Hollanda, Fransa, Belçika gibi Avrupa ülkelerinde Türk diasporasının bulunduğunu ve bu toplulukların Türk kültürünü ve değerlerini koruduğunu belirtti. Avrupa’daki Türklerin, Türk kültürünün Avrupa’da tanıtılması ve Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerin güçlenmesine önemli katkılar sağladığını ifade etti.

Balkanlardaki Türklerin Önemi:

Karaburun, Balkanlar’da yaşayan Türklerin tarih boyunca Balkan coğrafyasına büyük katkılar sağladığını belirtti. Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Romanya ve diğer bazı ülkelerde Türk nüfusunun bulunduğunu ve bu toplulukların bölgede Türk kültürünü yaşattığına dikkati çekti. Balkanlar’daki Türklerin, bölgenin kültürel çeşitliliğine katkıda bulunduğunu ve Türk-Balkan ilişkilerinin güçlenmesine katkı sağladığını vurguladı.

Türklerin Birlik İçindeki Gücü ve Önemi:

Karaburun, Türklerin birlik içindeki gücüne değindi. Dünya çapında yaşayan her Türk bireyinin, Türk milletinin bir parçası olduğunu ve bu nedenle çok önemli olduğunu vurguladı. Türklerin birlik içinde hareket etmesinin, küresel düzeyde daha etkili olmalarını sağlayacağını belirtti. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ise, Türk milletinin temsilcileri olarak büyük bir sorumlulukları olduğunu ifade etti.

Her Bireyin Toplumsal Katkısı ve Anlamı:

Karaburun, her bireyin toplum içindeki katkısının önemine değindi. Küçük bir katkının bile toplumda büyük değişikliklere neden olabileceğini belirtti. Her bireyin, toplumun bir parçası olduğunu ve toplumsal sorumluluklarının bulunduğunu ifade etti. Bu nedenle, her Türk bireyinin, mıh gibi toplumun temel taşı olabileceğini vurguladı.

Bireyin Kendi Potansiyelini Anlaması:

Karaburun, bireyin kendi potansiyelini anlaması ve bu doğrultuda hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bir birey olarak, tek başına ne yapacağını düşünmesi gerektiğini ve kendi sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini ifade etti. Başkalarının meslek veya sosyal statüsüne bakmadan, kendi rolünü belirlemesi gerektiğini belirtti.

Kendi Rolünü Bulmak:

Karaburun, kişinin kendi rolünü bulması ve ona uygun davranması gerektiğini dile getirdi. Örnek olarak, eşinin profesör veya akademisyen olması, ya da başka birinin avukat olması gibi faktörlerin önemli olmadığını ifade etti. Asıl önemli olanın, bireyin kendi potansiyelini keşfetmesi ve buna uygun davranması olduğunu vurguladı.

Süreçlere Uyum Sağlamak:

Karaburun, hayatta karşımıza çıkan süreçlere uyum sağlamanın önemine değindi. Zamanı geldiğinde, karşımıza çıkan süreçlere göre hareket etmek ve ihtiyaç olduğunda bu süreçleri kullanmak gerektiğini belirtti. Bu, bireyin kendisini geliştirmesi ve çevresine uyum sağlaması açısından önemli olduğunu söyledi.

Türk Ocakları Edirne Şubesi Üyesi, AB Projeleri Uzmanı İsmail Vekil: Türk Ocakları’nın Rolü ve Önemi:

Türk Ocakları Edirne Şubesi üyelerinden İsmail Vekil, Türk Ocakları’nın sınır şehri olan Edirne gibi bölgelerdeki önemine değindi. Tarihte Sınır şehirlerinde Balkanlardan yapılan müdahalelerde Türk Ocakları’nın önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Özellikle Trakya ve Paşaeli gibi bölgelerde Türk Ocakları’nın yapmış olduğu ilk müdahalelerin önemine vurgu yaptı.

Kurumsal Olarak Sınır Kasabasının Önemi:

Vekil, sınır kasabası olan bir yerin kurumsal olarak önemine değindi. Bu tür bölgelerdeki kuruluşların, sınır güvenliği ve toplumun refahı açısından önemli bir rol oynadığını ifade etti. Türk Ocakları’nın, sınır kasabası olan Edirne gibi bölgelerdeki rolünün bu açıdan da büyük önem taşıdığını belirtti.

Sınırın Yüklediği Sorumluluklar:

Edirne İl Emniyet Müdürü Karaburun, sınır şehirlerinde yaşamanın beraberinde getirdiği sorumluluklara değindi. Sınır şehirlerinde yaşamanın, toplumsal olarak büyük bir sorumluluk yüklediğini ifade etti. Özellikle sınır şehirlerinin, jeopolitik ve güvenlik açısından hassas bölgeler olduğunu belirtti.

Sınır Şehirlerindeki Etkileşimlerin Önemi:

Karaburun, sınır şehirlerindeki etkileşimlerin ve dış dünyayla ilişkilerin önemine değindi. Bu tür şehirlerdeki gelişmelerin, sadece o şehri değil, aynı zamanda tüm bölgeyi etkilediğini ifade etti. Örneğin, mcdonalds, bungeking gibi uluslararası Amerikan şirketlerinin o bölgeye yatırım yapmasıyla, o ülkenin kültürü ve ekonomisi üzerinde etki kurduğuna dikkati çekti.

Sınır Boylarında Manevi ve Psikolojik Duruşun Önemi:

Karaburun, sınır boylarında manevi ve psikolojik olarak güçlü olmanın önemine vurgu yaptı. Bu bölgelerde yaşayanların, toplumsal ve psikolojik açıdan güçlü olmalarının, bölgenin güvenliği ve istikrarı için kritik olduğunu ifade etti. Edirne’nin bu açıdan önemli bir rol oynadığını belirtti.

Bölgenin Tarihsel Geçmişi ve Demografik Yapısı:

İsmail Vekil, bölgenin tarihsel geçmişi ve demografik yapısına değindi. 1912’ye kadar Edirne’nin bir ilçesi olan İskeçe ve Gümcine’nin bir kaza olduğunu belirtti. Kırcaali’nin ise bir kaza olduğunu ifade etti. Batı Trakya’nın yaklaşık %50’sinin Türk olduğunu ve kültürel devamlılığın doğal sınırlarında gerçekleştiğini vurguladı.

Bölgedeki Demografik Değişimler:

Vekil, bölgedeki demografik değişimlere de değindi. Bulgaristan ve Yunanistan’ın, bölgedeki demografik yapıyı değiştirmek için çeşitli politikalar izlediğini ve Türk köylerini buralardan uzaklaştırdığını belirtti. Ayrıca, Soğuk Savaş dönemindeki değişimlerin de bölgenin demografisini etkilediğini ifade etti.

Arşiv Belgelerinin Önemi:

Vekil, bölge ile ilgili tarihî bilgilerin kaydedildiği arşiv belgelerinin önemine değinmiştir. Kağıthane’de Osmanlı arşivinin, Londra’daki dünyanın en büyük ikinci arşivi olduğunu ve Cumhuriyet arşivinin de Ankara’da bulunduğunu ifade etti. Bu arşivlerin, bölgenin geçmişiyle ilgili önemli bilgiler sağladığını belirtti.

Emniyetle İlgili Sorunların Bildirilmesi:

Türk Ocakları Edirne Şube Başkanı Yakup Öz, gençlik kolları üyelerinden Trakya Üniversitesi’nde emniyetle ilgili sorunların veya aksaklıkların olup olmadığını varsa ziyaretlerine gelen Edirne Emniyet İl Müdürüne anlatmalarını istedi.

Üniversite Güvenliği ve Kontrolsüz Giriş-Çıkışlar:

Gençlik kolları üyeleri, üniversiteye giriş çıkışların kontrolsüz olduğunu ve özellikle eczacılık fakültesinin arkasında bulunan bölgenin güvenliğinin yetersiz olduğunu belirttiler. Bu bölgede akşamları güvenlik önlemlerinin eksik olduğu ve bazı araçların rahatça dolaştığı ifade ettiler.

Güvenlik Zafiyeti ve Arazi Durumu:

Arazi güvenliği konusunda da sıkıntılar yaşandığı ifade eden gençlik kolları üyeleri. Özellikle otobanın boğazından sonra arazinin diğer tarafında güvenlik zafiyeti olduğu belirtiler. Bu alanın tenha bir bölge olduğu ve güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu vurguladılar.

Emniyet Müdürünün Sahada İncelemeleri:

Edirne İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, göreve geldiğinden bu yana eksiklikleri sürekli olarak sahada incelediğini belirttir. Güvenlik açısından herhangi bir zafiyet oluşması durumunda, sahada aktif olarak bulunarak eksikliklerin giderilmesine öncülük edebildiğimiz için sahada olmayı tercih ettiğini belirtti.

Güvenlik Tedbirlerinin Yürütülmesi:

Karaburun, güvenlik önlemlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak. Üniversite bölgesindeki özel güvenlik görevlilerinin bulunmasına rağmen, polis ekiplerinin de bölgeye yönlendirilerek devriye gezmesini sağlayarak güvenlik zafiyetinin önüne geçilmesini sağlayacaklarını ifade etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir