MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: “Edirne’yi sevenler olarak bir araya gelerek, şehrimize hizmet etmek zorundayız.”

0

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: “Edirne’yi sevenler olarak bir araya gelerek, şehrimize hizmet etmek zorundayız.”

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: “Edirne’yi sevenler olarak bir araya gelerek, şehrimize hizmet etmek zorundayız.”

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: “Edirne’yi sevenler olarak bir araya gelerek, şehrimize hizmet etmek zorundayız.”
  • MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan, 1956 yılında Edirne’nin Lalapaşa ilçesi Sinanköy’ü doğumlu. İlkokulu doğduğu Sinanköy’de, ortaokulu ise Lalapaşa’da bitirdi. Sonra yatılı öğretmen okulu sınavlarına girdi ve Edirne Öğretmen Lisesini kazandı. O dönem öğretmen okulları arasında öğrenci değişim uygulaması ile Tunceli’ye gitti; öğretmen okulunu bitirdiği yer ise Kars oldu. İlk tayını Erzurum’a çıktı. Daha sonra Zonguldak’a tayin olan Recep Kozan, 1978 yılı başında askere gitti. 8 ay askerlikten sonra er öğretmen olarak Bayburt’ta tayını çıktı. Askerlik görevi bitince sırasıyla Lalapaşa’nın Vaysal ve Taşlımüsellim köylerinde görev yaptı. Lalapaşa merkezde bulunan Atatürk ilkokulunda görev aldı. 1984 yılında yurtdışı görevi ile Almanya’ya gitti. 6 yıl boyunca Almanya’nın Karlsruhe bölgesinde görev yaptı. Yurtdışından döndükten sonra Lalapaşa’da okul müdürlüğüne atandı, 1994 yılında Edirne Cumhuriyet İlkokulunda müdür olarak görev yapmaya başladı. 1999’da 75. yıl okuluna geçiş yaptı. Aynı zamanda Şehit Üsteğmen Efkan Yıldırım okulunu da kurdu her iki okulun da müdürlüğünü üstlendi. 2002 yılından itibaren de bir buçuk yıl süreyle İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcılığını yürüttü. Bu dönemde İl Trafik Komisyonlarında da görev aldı. İl Trafik Komisyonunda öne sürdüğü görüş ve düşünceleri ile Osmaniye Sokağı ve İş Bankası yanındaki sokağın trafiğe kapatılmasında katkı sağladı.

2010 yılında Edirne Halk Eğitim Merkezine atandı. Halen Halk Eğitim Merkezinde görevini sürdürüyor. Edirne Halk Eğitim Merkezi’nde bir çok önemli çalışmaya imza attı. Göreve başladığında Edirne Halk Eğitim Merkezi’nin yıllık kursiyer sayısı 4000 civarında idi, 2018 yılında 18 bin kursiyer sayısına ulaşıldı. Kurumun geçtiğimiz yıl 220 civarında kurs çeşidi vardı. Edirne, Türkiye genelinde çeşitlilik açısından en çok kurs hizmeti veren illerden biri oldu.

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı sayın Doç. Dr. Hüseyin Yayman bey Kurumumuzdaydı. Halk Eğitim Merkezimizi hatırlasın istedik.

► Almanya’da görev yaptığınız yıllarda özel eğitim alan engelli çocuklar ile ilgili çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Sizce Edirne’de engellilerin hayatını rahatlıkla idame ettirebileceği, topluma uyum sağlayabileceği, tek başına evden çıkıp ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra evine dönebileceği şartlar var mı? Kısaca Edirne ilimiz bu kriterlere sahip mi?

Öğretmenler Gününde Kipa Aile Klubü bizleri unutmadı. Nuray hanıma teşekkür ediyoruz

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep KozanAlmanya’da görev yaptığım yıllarda Türk çocuklarının Alman okullarına ve Alman arkadaşlarına uyum sağlaması için epey mücadele ettik. Almanya’daki yıllarımda özel eğitime tabi tutulan, engelli çocuklarımız ile de alakadar olduk. Halen sık sık yurtdışına çıkarım. Yurtdışındaki engelli bireylerin durumunu gözleme şansım oldu.  Aynı zamanda engelli bir yavrum var. Bunu mutluluk kaynağı olarak görüyorum ve bu konuda hassasiyet gösterip, çalışmalar yapıyorum. Türkiye’de ilk defa engelliler için yaşam merkezini bizler bu şehirde kurduk. (Valimiz Sayın Günay ÖZDEMİR’e bu vesileyle tekrar çok teşekkür ediyorum.) Orada 42 tane yavrumuz eğitim görüyor ve hepsi 23 yaş üzerinde. Yaşam merkezimizde 13 usta eğitmenimiz görev alıyor. Geçen yıl halk oyunlarından, seramik çalışmasına kadar, çocuklarımız birçok konuda eğitim alıyorlar, kendilerini ifade ediyorlar. Son yıllarda çocuklarımıza taşımalı eğitim imkânı da sağlandı. Ailelerin ve çocukların birbiri ile tanışıp, kaynaşma imkânını sağlamış olduk. Bütün bu anlattıklarımı bizler kurumların da desteğini alarak yaptık. Tüm bunları şundan dolayı anlattım. Hem bu hususta eğitim alıp, yurtdışında gözlem yaptığım için hem de engelli bir evladım olduğu için bu konu bizler için hayati derecede önemli. Belediye evvela engelli vatandaşlar için çalışmalar yapmak zorunda.  ‘Yaptık, oldu’ zihniyeti ile bu iş olmaz.  Benim temennim Edirne Belediye Başkanı olarak seçilecek kişinin öncelikle engelli bireyler için çalışmalar yapması.

► Önümüzde yerel seçimler var. Edirneli eğitimci gözü ile Edirne’nin sorunlarını göz önünde tutarak bir belediye başkanı hayal edelim. Bu bağlamda, size göre hangi vasıflara sahip belediye başkanı şehrimizin sorunlarını çözebilir?

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: Stefan Zweig Dünya’nın Harikaları kitabında İstanbul’un fethini anlatırken, Edirne’den bahseder. İstanbul’u fethedecek topların şehrimizde döküldüğünü anlatırken, Edirne hakkında şunları söylemiştir:

‘’Tarihinde devletine karşı asla başkaldırmamış, asla devletine karşı en ufak bir isyanı olmamış topluluğun olduğu yer.’’ der.

Üç ayda bir kızılay kan merkezine kan bağışında bulunuyorum

Edirne insanı hala Stefan Zweig’in anlattığı gibidir. Vatanını, milletini, insanını çok sever. Bu yüzden bu şehir var olandan çok daha iyi çalışmalar yapan, çok daha iyi hizmetleri veren yöneticileri hak ediyor.

Bu memleketin kurucu unsurlarını tek tek inceleyin. Hemen hepsinin yolu ya Balkanlarda başlar, ya da Balkanlar ile muhakkak kesişmiştir. Bahsettiğimiz bölgenin de merkezi Edirne’dir. Yolu bu bölgeye düşenler arasında Kazım Karabekir Paşa, Enver Paşa, Talat Paşa, İsmet Paşa, Rauf Bey v.s. ve tabi ki Mustafa Kemal Paşa’mız… Hepsinin geçtiği yol burasıdır. Beslendikleri, kana kana içtikleri su bu topraklarda akmıştır ve cumhuriyet fikri de bu topraklarda filizlenmiştir. O yüzden Edirne’yi çok önemsiyor ve seviyorum.

Uzun yıllar önce 24-25 yaşlarında Kıpçak Belediye Başkanı iken tanıştığımız ve şu anda Moldova Parlamentosu milletvekili değerli kardeşim Oleg GARİZAN’la Taraklı Belediyesi (Moldova)

Bazı yerler vardır ki Yüce Yaradan o yerlere, orada doğan ve yaşayanlara özel bir görev bahşetmiştir. Gerek bulunduğu coğrafya, gerek sosyal-kültürel özellikleri, gerekse de tarihi mirası itibariyle Edirne bu şehirlerin başında gelmektedir. Edirne sadece Türkiye’nin değil, Balkanların da merkezlerinden birisidir. Bu şehir tarihin her döneminde bir cazibe merkezi olmuştur. Edirne’ye eskiden Bursa gibi yeşil denirdi. Burası Yeşil Edirne idi. Nasıl ki Bursa’da yeşillik kalmadı ise, Edirne’de de yok oluyor! Biz bu şehri beton yığını haline getirdik, müteahhitlerin kadrine uğrattık. Çocuklarımızın top oynayacağı, istediği gibi yerlerde yuvarlanabileceği tek bir boş arazi yok. Böyle şehir olur mu? Yeni yerleşim merkezlerimizde çıkmaz sokak var. Bu akla zarar bir şeydir! Avrupa’nın birçok şehrini gezme imkânım oldu. En küçük şehirlerde bile yeşil alanlar, parklar, insanların nefes alabileceği alanlar olduğunu gördüm. Maalesef Edirne, eskilerin deyimi ile Yeşil Edirne, uzun yıllar yapılan düzensiz imar çalışmaları sonunda yeşilden mahrum edildi! Tabiatın maruz bırakıldığı durum, biraz da insanın doğası ile ilgili. İnsanın içinde yeşil sevgisi yoksa hele bir de içinde yeşil sevgisi olmayanlar bu şehri yönetiyorsa, o zaman vay halimize dersiniz. Dedim ya bu duygunun kendi doğamızda olması lazım. Okul müdürü olduğum yıllarda 75. Yıl İlkokulu’nun etrafındaki ağaçları bizzat kendi ellerimle diktim. Bununla da yetinmedim. Okulun yan tarafında hazineye ait olan küçük araziyi yeşillendirdim, ağaçlar diktim. İnsanın içinde, doğasında olacak dediğim duygunun tam olarak tarifi bu. Röportajın başında şehrin belediye başkanının ‘yaptım, oldu’ zihniyeti ile hareket etmemesi gerektiğini, yapmış olmak için yapmaması gerektiğini ifade etmiştim. İkinci madde olarak da şunu ifade edeyim. Edirne’nin Belediye Başkanı yeşili sevmek ve Edirne’yi yeşillendirmek zorundadır, bu onun görevidir.

Edirne Valiliğimizin desteklediği bir proje ile Kosova’dan gelen dört bayan Merkezimizde el sanatlarını öğrendiler

Dünya’da birim alan düşen tarihi eser bakımından Edirne, Floransa şehrinden sonra ikinci sırada gelmektedir. Bu yüzden şehrimize ağır sanayi istemek, bu güzelliğe ihanetten başka bir şey olmaz. Edirne bir tarih, kültür ve turizm kentidir. Bununla birlikte Edirne, Balkanların cazibe merkezlerinden biri olarak bir ticaret merkezidir de. Ama şehrimiz bunun bilincinde olan insanlar tarafından yönetilmiyor. Planlama ona göre yapılmıyor. Şehrimize bir turist kafilesi geldiğinde otobüsünü bırakacak yer bulmaya çalışırken dokuz doğuruyor. En temel ihtiyaç olan tuvalet ihtiyacını bile karşılayamıyor; hele bu ihtiyacı karşılamak çarşının göbeğinde neredeyse imkansız… Edirne’nin temel geçim kaynağının merkezine Hizmet Sektörü oturtulmalıdır. Otelinden, lokantasına, kafesinden, eğlence merkezine kadar bulunması gerekir. Bunları dört dörtlük yapmak için yolları tekrar düzenlemek, yeni park yerleri yaratmak zorundayız. Edirne’nin tüm merkezi bölgesinin; Saraçlar Caddesinin, Selimiye Cami civarının, Kaleiçi’nin trafikten arındırılması gerekiyor. Böylelikle tarihi Edirne’nin gerçek siluetine sahip çıkarak, güzelliklerini daha fazla sergilemiş oluruz. Biz Edirne sevdalıları bir ufuk çizeriz, geri kalanı mimarların, teknik elemanların işidir. Bunun da şehrin kendi imkanları ile çok iyi yapılabileceğini düşünüyorum. Ulaşım dendiğinde aklımıza sadece otomobil ve otobüs geliyor. Niçin hafif raylı sistem düşünülmez? Kişisel araçları ile şehrimizi ziyarete gelen yurttaşlarımız için de Selimiye Cami ve etrafında (tabi ki en az 200 – 300 metre uzağına) oluşturulacak park alanları ile misafirlerimizin şehrimizi rahatça gezmesi sağlanabilir. Selimiye’nin etrafına bakın. Yan tarafı çöp içinde, pislik içinde. Bunu dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Dünya’nın herhangi bir ülkesinde Edirne gibi bir şehir olacak ve etrafı pislik içinde kalacak. Böyle bir örnek yoktur. Edirne Belediye Başkanının göreve gelir gelmez şehir düzenlemesi yapması ve bilhassa Selimiye Cami etrafını temizlemesi gerekiyor.

Usta öğreticilerimizden Nebahat Kutlu Güçyener İstanbul’da FİLOGRAFİ sanatı ile ilgili kurslara giderek bu güzel sanat dalını öğrendi.

İnanç turizmi dendiği zaman akla ilk önce gelen şehirlerden birisi Edirne’dir. Yalnızca Selimiye Cami ve etrafı değil, birçok ibadet yerinde aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Sinagog’un etrafında doğru düzgün bir yol ve çevre düzenlemesi olmadığı gibi, park edecek alan da yok. Diğer taraftan Bulgar Kilisesi de aynı durumda. Burada ne araç park edecek yer var, ne de doğru dürüst gidilecek yol. Gereksiz bir yoğunluk içerisinde insanlar ibadet yerlerini ziyaret etmeye çalışsa da çevre düzenlemesindeki düzensizlikler yüzünden Edirne’miz hakkı olan notu alamıyor.

Gagauz Yeri Başkanı Sayın İrina Vlah ile tanışıp sohbet ettik. Başarılar diledik.

► Edirne’de tamı tamına Osmanlı’dan izler taşıyan şehirde, sivil mimarlık örneği 535 yapı bulunurken, ibadethane, idari binalar, askeriyeler, mezarlıklar, abideler ve kalıntılar olmak üzere toplam bin 355 adet tarihi ser bulunuyor. Bunların birçoğunu turizme kazandıramıyoruz. Bunun sebebi sizce nedir?

Mücadele edenler her zaman kazanamazlar, ancak kazananlar hep mücadele edenlerdir. Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ile İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz ile.

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: Türkiye’de bunun yapılmış çok başarılı örnekleri var. Örneğin, Eskişehir Odun pazarı, Safranbolu Evleri gibi birçoğunu sayabiliriz. Yapılmak istendiğinde bu iş olur. Devletten yardım alamıyoruz gibi ucuz bahaneleri bir tarafa bırakıp, Eskişehir gibi örneğini hatırlayarak proje üretmek ve çok çalışmak gerekiyor. Edirne Belediyesi öncelikle 8-10 adet uzman tutarak saha araştırması yaptırmalı. Daha sonra da bu uzmanlar ile birlikte şehirdeki tüm yöneticiler harekete geçerek bu işi çok rahat yapar. Kurumlar birbiri ile rekabet edercesine, bir kurumun ak dediğine öteki kara derse bırakın tarihi eser tamir etmeyi, bir çivi çakamazsınız! Edirne’de valilik, belediye, anıtlar kurulu gibi bu işle ilgilenen her kuruluş tarihi eserleri, konakları satın almak isteyen insanlara önayak olmalıdır, yardımcı olmalıdır. Maalesef Edirne’de kurumlar yardımcı olmak yerine, zorluk çıkardıkları söyleniyor.

Yunanistan Edirne Konsolosu Sayın Katerina Varvariğu bugün Halk eğitim Merkezini ziyareti.

Eskişehir’de yapılan tüm binaların projelendirilerek, Avrupa Birliği fonları kapsamında yaptırıldığını biliyoruz. Bunların birçoğunu Ankara yapmamıştır. Avrupa Birliği fonları diye bir gerçek var. Belediye yalnızca destek olur, önünü açar. Geri kalan işler müteşebbislerin elindedir. Maalesef bizler destek olmuyor, sıkıntı çıkartıyoruz. Ainesi iştir kişinin, lafına bakılmaz der atalarımız, insanlarımız değerlendirmelerini buna göre yapıp, çalışmayan yöneticilere daha fazla pirim vermemelidir.

Bu işler çözülmeyecek problemler değil. Ama çözmek için Edirne’ye gönül vermek, Edirne’yi sevmek gerekiyor, Edirne’ye aşkla bakmak gerekiyor. Edirne’yi sevmeyen, hayatını Edirne ile birleştirmeyen yöneticiler bu şehre faydadan çok zarar getirir. Bu tür yöneticiler Edirne’yi kalkındırayım diye yola çıkar ama bu şehrin kaynaklarını kurutur.

Gagauz Yerinde Karaçoban’ın adına düzenlenmiş (Beşalma Köyü) Müzede çekildiğim bir fotoğraf

► Edirne üç nehrin kucakladığı bir şehir olması bakımından dünyada benzersiz. Ancak nehirlerimizden yeteri kadar faydalanamadığımızı söyleyebiliriz. Bu konuda ki fikirleriniz nelerdir?

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: Nehirlerimizden yeteri kadar değil, hiç faydalanamıyoruz. Problemleri net olarak ortaya koymakta yarar var. Nehirlerimizden faydalanamadığımız gibi zararını da görüyoruz. Edirne maalesef ulusal basında sel problemleri ile gündeme geliyor. İl dışında bir sohbet ortamında Edirneli olduğumuzu öğrenen, sel problemlerimizden dem vuruyor. Selimiye Cami’nden önce Meriç ve Tunca taşkınları gündeme geliyor. Nehirlerimizi bir hayat kaynağı haline dönüştürmekten uzak durumdayız. Avrupa’da bunların yüzlerce örneği var. İçinden nehir geçen Avrupa şehirleri incelenerek, öncelikle temizliği yapılmalı, ortadaki adalar elden geçirilmeli. Açık açık soruyorum: DSİ’nin, Öğretmen evinin, Askeri gazinonun orada ne işi var? Çeşitli lokallerin, Trakya Üniversitesi Tesislerinin orada ne işi var? Bunları bir düzene sokmak, elden geçirmek gerekiyor. Tabi ki kimseyi mağdur etmemek lazım. Gezi alanlarımız, nehir alanlarımız resmen işgal ediliyor. Buralarını halkın kullanımına açmak gerekiyor. Orada yürüyüş alanları oluşturmak zorundayız, herkesin balık tutacağı, dinleneceği; çoluğu çocuğu ile sosyalleşeceği alanlar yaratmak zorundayız.

Edirne bugünkü haliyle, birçok eksiği olmasına rağmen insanların imrendiği bir şehir. Hep birlikte, Edirne’yi sevenler olarak bir araya gelerek, şehrimize hizmet etmek zorundayız. Herkes işini iyi yaparsa, Edirne’mizi çok daha iyi yerlere getiririz.

► Türk Milliyetçiliği size göre nedir? Atatürk kimdir?

Yıl 1924. Okuma Yazma seferberliği başlamış. Cehalet ile savaş. Ve bir SANCAK yaptırılmış. Sancağın üzerinde Fetih Süresinin ilk ayeti “İnnâ fetahnâ leke fethan mubinâ” (Muhakkak ki Biz, sana apaçık fetih verdik.) “Halk Gece Mektepleri – 1340” yazıyor. Cumhuriyet döneminde Hayat Boyu Öğrenmenin temelleri….. Sancak yaptırılması bu çalışmalara verilen önemi gösteriyor. Buldan Halk Eğitim Merkezimiz bu sancağın kopyasını yaptılar. Başta Kurum Müdürü olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler. Ellerine, gönüllerine sağlık. Sancağın orijinalı Edirne müzesinde.

MHP Edirne Belediye Başkan Adayı Recep Kozan: Türk Milliyetçiliği, Türk milletini sevmek ve Türk milletine hizmet etmektir. Türk milletinin ebediyen yaşaması için mücadele etmektir. Büyük Atatürk’ümüz bunu çok güzel tarif etmiştir. Onun tarif şekli bizim milliyetçiliğimizin tarifidir. Biz Türk Milliyetçiliğine böyle bakıyoruz ve girdiğimiz her ortamda bağıra bağıra anlatıyoruz. Önemli olan severek Türk milletine hizmet etmektir. Milliyetçiliğimizin temelinde de Türk milletine hizmet etmek vardır. Türk Milliyetçiliğinin temelinde de ırkçılık yoktur. Ortak bir aidiyet ve kültür hissiyatı vardır. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki bizim ırkımızın bize verdiği değerler vardır. Türk dili gibi, genetik kodlarımız gibi. Bunlar da Türk milliyetçiliğinin temel unsurlarındandır. Biz atalarımızdan gelen bu değerlere sonuna kadar sahip çıkmak zorundayız ama asla ırkçılık yapmamalıyız. Zaten bizim tarihimizde bunun örneği de yoktur. Bizler tüm etnik unsurlarımızla bir bütünüz. Türk Milletiyiz.  Bizi bir arada tutan ortak aidiyet ve kültür hissiyatımızdır. Kavram kargaşası yaratmadan her yerde Türk milletine mensup olduğumuzu ve Türk milliyetçisi olduğumuzu ifade etmeliyiz bu birliktelikle oluşan zengin kültürümüze önem vermeliyiz.

Mustafa Kemal Atatürk!…

Her 10 Kasımda kendime;

“Bugün bizim için yas günü değildir, bugün vatanımın iç ve dış düşmanlarına inat; Atamızın fikirlerine, ilkelerine ve DEVRİMLERİNE bağlılığımızı yeniden haykırma günüdür” diye hatırlatsam da, içim sızlar.. Yüreğim daralır…

Senin aramızdan ayrılışın değildir gözlerimi dolduran, içimi sızlatan… DEVRİMLERİN ile gerçekleştirdiğin mucizelere sahip çıkamayışımız, onları devam ettiremeyişimizdir…

“Benim naciz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. ”

Edirne’nin meşhur aynalı süpürgesi ve bu sanatı yaşatmaya çalışan usta öğretici Varol Kuzu        

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir