Ecz. Şükrü Ciravoğlu: “Bence, konuya nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Edirne Belediye Başkanı aday adayıyım. Edirne Belediyesinin giriş kapısında Arap alfabesi ile yazdığı gibi Şehri Emin (Şehrin güvenilir insanı) olmaya talibim.”

0

Eczacı Şükrü Ciravoğlu

Eczacı Şükrü Ciravoğlu
  •  Şükrü Bey, Nerelisiniz, nerede doğdunuz, Edirne’ye nasıl geldiniz gibi kısaca sizi tanıyabilirmiyiz?

Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Hem güzel bir soru, hem de yanlış telaffuz edilen bir soru. Nereliyim? Sorunun doğru neredeyim olması lazım. Trabzon doğumluyum, ilkokuldan itibaren eczacılık fakültesini bitirene kadar İstanbul’da oturdum. 1979’dan beri Edirne’de oturuyorum. Şimdi nereliyim mi? Neredeyim mi? İnsanın doğduğu değil hizmet ederek doyduğu topraklar memleketi ise ve ikameti neresi ise oralı kabul edildiği için ben Edirne’deyim. Edirne’de gerçek Edirneli olan ben iki kişi gösterebilirim. Birisi Bulgar Ortodoks Kiliseleri Rahibi Aleksandır Çıkırık’tır diğeri ise Özar Marketin ortağı Rıfat Mitrani’dir. Edirne’de gerçek Edirneli kalmadı gibi bir şey. Herkesin aslı veya kendisi bir zamanlar bir yerlerden gelmişler. Ama önemli olan Edirne’ye gelen çok sayıda medeniyet ve kültür Edirne’ye sahip çıkmış, burayı yurt edinmiş. Bende, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden Edirne Belediye Başkanlığına aday adayıyım.

1979 senesinde Edirne Sigorta Hastanesine eczacı olarak görevlendirildim. Sen başla altı ay sonra asaletin tasdik olunca İstanbul’a tayın ettiririz dediler.  40 yıl oldu hala asaletim tasdik olmadı İstanbul’a gidemedim.

Babam Tevik Vural Ciravoğlu, Gemi Adamları Sendikası Genel Başkanı idi. İki tane kitap yazmıştı, 1991 yılında vefat etti.

  • Edirne diyelim. Edirne denilince aklınıza ne geliyor?

Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Birincisi Edirne’nin doğu girişini bilmeyen Kıyık tarafından giriş yapmak zorunda kalıyor ve yıllarca Osmanlıya başkentlik yapmış bir ilin ilk önce mezbeleliğini görüyor. Edirne’de en çok tarihi yapı barındıran yer Kaleiçi semti ama 1970’li yıllarda kaybedilmiş bir kere. Yüksek Anıtlar Kurulu yokken o yıllarda tarihi atmosferi içinde barındıran semte 3 – 5 katlı apartmanlar yapılmış. Yapısı bozulmuş bir kere.  Çok çirkin bir yapılaşma var. Maalesef bozmuşuz bir kere. O bölge Safranbolu da olduğu gibi konsept uygulansa butik otellerden oluşan tarihi bir mahalle oluşturulabilirdi. Floransa’yı göz alalım. Açık alanda tarihi eser olarak kapladığı alan bakımından dünyada birinci kent, ikinci Edirne geliyor. Neden Edirne ikinci Floransa olmasın?

Edirne’yi çok seviyorum. Zaten Edirne sevilmeyecek yer değil çok güzel bir şehir. Yaşanacak kolay bir kent. Türkiye ortalamasına göre çağdaş bir kent. Tarihi değerleri barındırıyor. Daha iyi yaşanabilir bir kent olması için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Zaten daha iyi olması için çaba sarf etmez isek burada yaşamanın anlamı kalmaz.  Edirne bir tarih, kültür, turizm ve eğitim kenti. Ekonomisi biraz zayıf. Bunun için çevreyi koruyan bacasız sanayinin de geliştirilmesi lazım.

  • Edirne’nin ekonomisini daha iyi olması için ne yapabiliriz? Siz az önce sanayiden bahsettiniz. Edirne’nin zaten yeterince gelişmemiş bir turizm sanayisi var. Kültürel tarihi var. Birde bacalı sanayi mi gelsin?

Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Edirne bacalı sanayi ile gelişecekse hiç gelişmesin. Mevcut sanayinin biraz daha takviye edilmesi lazım. Tarihi kültürel sanayinin ise olanaklarının arttırılması, koşulların biraz daha iyi hale getirilmesi lazım. Ulaşım olanaklarının arttırılması lazım. Tarih boyunca bu böyle olmuştur, ulaşım imkânları geniş olan yerler gelişmiştir. İlimizin hızlı tren ve hava alanı projeleri var. Bunların bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Bu kadar tarihi değerin üstünde oturuyoruz ama bunu yeteri kadar topluma sunabildiğimiz kanısında değilim. Daha fazla tarihi ve kültürel değerin ortaya çıkarılması lazım ama bunlarda tabi ki yatırım ve maliyet işi.

Bana göre Edirne’nin bir giriş kapısı dahi yok. Edirne’nin girbenisi yok. Bazen arkadaşlarım yurt dışına çıkarken veya yurt dışından gelirken bana uğrayacak oluyorlar ama Edirne’nin girişini bulamadıkları için ya Kapıkule’ye gidiyorlar ya da İstanbul’a gidiyorlar. Hava sisli olunca uzun yoldan geliyorsam benim bile bazen kendimi Kapıkule’de bulduğum oluyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir